Testosteron

Testosteron, Oyun Atölyesi’nin, dördüncü yılında hala dopdolu salonlara oynayan erkekçe komedi oyunu. Erkek zihninden, erkek diliyle ve erkekçe ifadelerle yedi erkek oyuncu tarafından oynanan oyunun yazarı Polonyalı Andrzej Saramonowicz. 18 yaş ve üzeri izleyici için uygun görülen oyuna gerçekten çok gülebilirsiniz; öyle ki 140 dakikanın nasıl geçtiğini anlamayabilir ve salondan çıkarken gülmekten uyuştuğunuzu hissedebilirsiniz. Ya da nefret edersiniz ki buna da sebep kadın ve kadınlık üzerine harcıâlem önyargılar, kavga sahneleri (şiddet!), küfürler ve cinsel birleşim üzerine benzetmeler, yaklaşımlar, sözler ve birtakım jestler olabilir. Bu noktada devreye sahnedeki tek kadının- en azından imaj olarak- söylediği o veciz söz akla gelebilir “Sex is emotion in motion”.

 

Gülme eyleminin aslında ne kadar kuvvetli bir etkisinin olduğunu unutmamalı. Kadın ve erkek üzerine öğrenilegelen ne varsa hemen hepsi üzerine gidiliyor oyun boyunca; zaman zaman ağırlaşan bir dille, burası gerçek. Kadınların, çalışma hayatlarından ev hayatlarına, yaşam boyu tüm sosyal ve özel alanlarda başa çıkmak zorunda oldukları pek çok problemin kaynağının “sexist” algı ve anlayış olduğu şüphe götürmez. Metnin çok etkili bir metin olmadığını düşünsem de, oyunda Andrzej Saramonowicz’in bu çok ciddi meseleye bir de diğer tarafından bakmaya çalıştığını hissettim; hem bir erkek olarak hem de meselenin komiğini yakalayarak.

 

Kadın bakış açısının, son derece anlaşılır bir biçimde, her nevi cinsel merkezli konuşmayı, mizah unsuru dahi olsa, hakaretamiz addetmesi ve savunma ihtiyacı hissetmesinin altında yatanın da esasında yine öğrenilmiş bir ahlak ve terbiye bilgisi olduğuna inanıyorum. Daha çok konuşarak ya da susarak ya da dinleyerek ya da korkarak ya da kaçarak çözüm bulunamadığı noktada daha çok gülerek de şansımızı denemeli bence. Wittgenstein, “Üzerine konuşulamayan konusunda susmalı” der. Arttırıyorum, gülmeli de.

 

140 dakika boyunca yedi erkek karakterin hikayelerini dinleyeceksiniz. Her birinin sırası gelecek; ancak asıl hikaye bir gelinin düğünde, bu yedi erkeğin içinde olan müstakbel kocası Kornel (Onur Ünsal) yerine, yine bu yedi erkeğin içinde olan bir diğerine, Tretyn’e (Mert Fırat) parmağını uzatıp o meşum sözleri söylemesiyle başlayacak.

 

Son söz: Sahneye yeteri kadar yakın bir yerlerde oturabilirseniz mis gibi bir pudra şekeri kokusu bu keyifli seyirliğe eşlik edebilir.

Yorum Yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.