URARTU SANATI

Doğu Anadolu’da dağınık bir vaziyette yaşayan aşiretleri birleştirerek bir devlet altında toparlama yolunda ilk adımları atan Urartu kralı Aramu olmuştur. Ancak onun attığı bu ilk adım I. Sarduri (M.Ö. 840-830) tarafından tamamlanmış ve Urartu devleti başkenti Tuşpa olmak üzere kurulmuştur. Urartu devlet kurumlarının oluşturulmasında güneyde yer alan güçlü komşu Asur’dan örnekler alınarak ülkeye uyarlanmıştır. Bu süreçte Urartu kralları dinin toparlayıcı bir etken olacağını değerlendirmişler ve dinsel reformları diğer değişiklik çabaları ile birlikte hayata geçirmişlerdir.

Urartu Devleti gücünün doruğuna M.Ö 8. yüzyılda ulaşmış ve bu dönemde devletin sınırları Urmiye Gölünden Fırat Nehri Vadisine, Aras Nehrinden ve Musul’a uzanan geniş bir alana yayılmıştır. Bu dönemde Urartu kralları Geç Hitit Krallıkları ile Asur İmparatorluğuna karşı koalisyon yaparak Asur’un güneye açılan ticaret yolları üzerindeki hegemonyasını kırmaya çalışmıştır. Ancak, M.Ö. 743 yılında Asur ile yapılan savaş sonucunda Urartu Devletinin hızlı yükselişi durmuştur. Ayrıca hemen bu dönemi takip eden süreçte, kuzeyli göçebe bir kavim olan Kimmerlerin saldırıları sonucunda Urartu’nun güney bölgelere yönelik yayılmacı dönük politikası değişmiş, ülkenin çeşitli yerlerinde kentler ve kaleler kurulmasına öncelik verilmiştir.

M. Ö. 600 yıllarında kuzeyden gelen Med – İskit saldırılarıyla ortadan kalkan Urartuların dilleri üzerinde yapılan çalışmalar, bu halkın Hurri dilinin bir lehçesini konuştuğuna işaret etmektedir.

M.Ö. IX. ve VIII. yüzyıllarda en parlak devirlerini yaşayan Urartular tarafından inşa edilen saray ve tapınaklar mimarlık alanında ulaştıkları yüksek seviyenin birer göstergesidir. Urartu mimarisi Asur mimarisinden farklı bir gelişme göstermiş olup, genel olarak taş kaidelere basan ince, uzun direklerin baskın olduğu bir yapı tarzı kullanılmıştır. Tapınak, saray ve yönetim binaları ve çeşitli işlikleri içeren Urartu kaleleri sık kuleli surlarla çevrilidir. Bu yapılar konumları, planları ve yapım teknikleri ile anıtsal mimarlık örnekleridir. Altıntepe, Çavuştepe, Adilcevaz, Kayalıdere, Çavuştepe ve öteki yerleşmelerde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan yapılar, Urartu krallarının yazıtlarında sürekli olarak anlattıkları imar çalışmalarının somut olarak belgelemektedir. Urartu sanatının en önemli özelliklerinden biri de anıtsal yapıların duvarlarını süsleyen duvar resimleridir. Urartular’ın resmi yapılarını süsleyen duvar resimleri büyük ölçüde Asur resim sanatından etkilenmişse de bazı motifler ve üslup bakımından ondan ayrılık gösterir. Canlı ve renkli çeşitli motiflerden oluşan duvar resimlerinde geometrik ve bitkisel motiflerle çeşitli hayvan sahneleri işlenmiştir. Çiçek ve geometrik motiflerle oluşturulan kompozisyonlar, kutsal ağacın iki yanındaki kanatlı cinler, kanatlı sfenksler, kutsal hayvanlar üzerindeki tanrılar, hayvanlar arasındaki mücadele ve diğer hayvan sahneleri en çok sevilen konulardır. Bunlar arasında dini motiflerle yalnızca süsleme amacıyla yapılan resimler çoğunluktadır. Duvar resimlerinin bu kadar canlı görünmesinin nedeni daima birbirine uygun ve parlak renklerin seçilmiş olmasındandır.

Urartu ülkesi ve çevresi maden yatakları açısından oldukça zengindi. Bu zenginliği en güzel yansıtan eser gruplarından bir tanesi Urartu kalkan ve miğferleridir. Üzerlerinde ait oldukları kralın adı ile çeşitli insan ve hayvan tasvirleri vardır. Urartu maden sanatının kendine özgü heykelciklerle süslü tunç kazanları dönemin prestij malzemeleri arasında yer almaktadır. Kemerler, adak levhaları, koşum takımları, sadaklar Urartu maden sanatında önemli bir yere sahip olan diğer eşyalar arasındadır.

Kaynak: Arkeolog ünvan değişikliği sınavı ders notları

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.