GEÇ HİTİT SANATI

M. Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen göç dalgasıyla birlikte Hitit İmparatorluğu sona ermiş, başta Boğazköy olmak üzere Hitit şehirleri terk edilmiştir. Bu dalgadan kurtulabilenler güney bölgelerine çekilmişlerdir. Bu göç dalgasının ardından bir daha merkezi bir Hitit Devleti kurulamamış ve Hitit geleneği Geç Hitit Krallıkları olarak adlandırılan devletler tarafından M.Ö. 700 yıllarına kadar devam ettirilmiştir. Kargamış, Zincirli, Malatya-Arslantepe, Sakçagözü, Karatepe gibi merkezlerde yapılan kazılar, Geç Hitit Krallıklarına ilişkin önemli bilgiler sağlamıştır.

Zincirli 720 m çapında çifte surla çevrilmiş bir şehirdir ve aynı zamanda karışık bir etnik yapıya sahip olan Geç Hitit Krallıklarından biri olan Sam’al Krallığının başkentidir. Kentin ortasındaki höyük üzerinde ayrıca bir surla güvence altına alınmış sitadel bulunmaktadır.

Hitit İmparatorluğunun yıkılmasını takip eden süreçte ortaya çıkan Geç Hitit Krallıklarından en güçlüsü Kargamış’tır. Kargamış kentinin ismi daha erken dönemlerden itibaren bilinmektedir. Hitit İmparatorluk devrinde kent, merkeze bağlı vasal krallar tarafından yönetilmiştir. Kent M.Ö. 717 yılında Asur Kralı II. Sargon tarafından işgal edilinceye kadar bağımsızlığını korumayı başarmıştır.

Orta Anadolu Bölgesi Demir Çağının bu evresinde Tabal olarak adlandırılmış olup, bu bölgede irili ufaklı çok sayıda krallık bulunmaktaydı. Bu krallıklardan bir tanesinin merkezi Niğde İlinin Kemerhisar İlçesinde bulunan Tyana antik kentidir.

Geç Hitit krallıklarının en doğuda yer alanı Malatya ve çevresini kapsıyordu. Bu kent M.Ö. 12. Yüzyılın sonlarından itibaren Asur Krallığının etki alanında kalmıştır. Sürekli olarak Asur Devletine vergi veren Malatya Krallığı M.Ö. 708 yılında gerçekleşen bir isyan sonrasında Asur Devletine bağlı bir eyalet haline getirilmiştir.

Geç Hitit şehirlerinin etrafı sularla çevrili olup, bu şehirlerde idari ve dinsel işlevli anıtsal yapılar, yerleşmenin tepesinde ek bir savunma sistemiyle korunan sitadelde bulunmaktadır. Kentler, sarayları, caddeleri, anıtsal merdivenleri ve meydanları ile birlikte bir bütün olarak planlanmıştır. Saraylar, çoğunlukla bir avlu çevresine yerleştirilmiş birbirlerini bütünleyen yapılardan oluşmuştur. Hilani adı verilen, girişi sütunlu, dikdörtgen planlı bu yapılar dönemin özgün bir mimarlık örneğidir.

Geç Hitit sanatının önemli özelliklerinden biri mimari ile heykel sanatının birlikte uygulanmasıdır. Sur duvarlarındaki kapılar, saray cepheleri kabartmalı taş bloklarla (ortostat) kaplanmıştır. Bir taraftan Doğu Akdeniz’e, diğer taraftan İç Anadolu üzerinden batıya, Ege kıyılarına uzanan ticaret yolları üzerinde bulunan bu bölgenin sanatında M Ö. II. binin ikinci yarısından gelen Hititli ve Hurri unsurlarıyla beraber Geç Asur’un ve M Ö. I. binin başından itibaren bölgeye göç edip, yerleşen Aramiler’in de etkisi belirgindir.

Geç Hitit krallıkları kültürünün ortak bir karakteri de Hitit hiyeroglif yazısıdır. Artık Hitit çivi yazısının kullanılmadığı bu devir kabartmalarında Hitit hiyerogliflerinin yer aldığı görülmektedir.

Kaynak: Arkeolog ünvan değişikliği sınavı ders notları

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.