Dario Fo ve Yalnız Kadın üzerine…
Darıo Fo
1926 yılında İtalya’nın Varese yakınlarında doğdu. Çocukluğunu Maggiore Gölü’nün kuzey kıyılarında geçirdi. Burada önceleri sadece dinlediği, aralarında dedesinin de bulunduğu öykü anlatıcılarını bilinçsizce taklit ederek tiyatro yaşamına başladı. Gün geçtikçe halk tiyatrosu tarihinin araştırılmasına ve geliştirilmesine yöneldi. 1940 yılında Milano Politeknik Yüksekokulu’nda mimarlık eğitimi almaya başladı. Beş yıl sonra eğitimini yarıda bırakarak sahne tasarım çalışmaları yaptı. Arkadaşlarıyla komediler yazmaya başladı.
1951’de yeni bir varyete (Varyete: Şarkı, dans, hokkabazlık, temsil gibi aralarında ilişki bulunmayan farklı oyunlardan oluşan gösteri) topluluğuna katıldı ve Milano’da Yedi Gün adlı komedide Franca Rame ile oynadı, böylece tüm sanat yaşamını paylaşacağı Franca Rame ile tanıştı. 1952-53 yıllarında tiyatro dünyasına profesyonel olarak girdi. Bir dizi radyo tiyatrosu yazdıktan sonra 1954 yılında oyuncu Franca Rame ile evlendi.
1955’de Teotro Odeon’a oyuncu olarak girdi, küçük kentlerdeki şov deneyimlerinden yararlanarak, Franco Parenti ve Giustino Durano’yla birlikte küçük kabera ve tiyatrolar için siyasal-yergisel revüler hazırladı: “Il dito nell’ochie” (1953, Taciz Etmek); “I sani da legare” (1954, Asıl Bağlanacak Akıllılar). 1956 yılında Fo, Carlo Lizzani’nin rejisini yaptığı “Bir Tahtası Eksik” adlı filmin senaryosunu yazdı ve Franca Rame ile birlikte rol aldı. İkili 1957-58’de Piccolo Teatro di Milano’da “Hırsızlar, Mankenler ve Çıplak Kadınlar” oyununu oynadı. 1960’da Milano Odeon Tiyatrosu’nda Fo ve Rame “Siyah Beyaz Gözlü İki Silahı Var” ve 1961’de “Domuz Ayağını Çalan Aşkta Mutlu Olur” oyunlarını oynadılar.
1962-63’de “Canzonissima” adlı çok popüler eğlence programları yazan Fo, Franca ile birlikte programı sundu. Zamanla siyasal bir ajit-prop’u izleyicilere saldırgan bir dille sunan kendi grotesk halk güldürüleri üslubunu geliştirdi. Çoğu kez küfürlü ve açık saçık da olsa oyunları temelde commedia dell’arte geleneğine dayanıyordu ve Fo’nun deyisiyle “resmi olmayan solculuk”la kaynaşmıştı. Ama politik olan skeçlerin bazıları sansüre uğrayınca protesto amaçlı programı bıraktılar. Bu yüzden televizyonla mahkemelik olan ikili 5 kez mahkemeye çıktı. Kırgınlık 14 yıl boyunca devam etti. Bu arada tiyatro oyunlarına devam etmeyi ihmal etmediler.(1963, Isabelle, Üç Karavel Bir Şarlatan; 1964, Yedinci Emir: Biraz daha az çal ). Teatro Manzini’de Kenedy’in ölümünü ve Amerikan toplumu anlatan komedi Atılacak Kadın (1967) yazıldı ve sahnelendi.
Fo ve Rame, politik görüş ayrılıkları nedeniyle 1968’de grubu bıraktılar. İtalyan Komünist Partisi ile bağları olan Yeni Sahne (Nuova Scena) adlı yeni bir topluluk kurdular. “Tiyatro halk için, halkın içinde yapılır” anlayışından yola çıkarak sadece salonlarda oynamakla kalmaz kurumsal tiyatrolara alternatif oluşturup tüm İtalya’da turneler yaptılar ve halk kesimine, işçilere ulaşıp, onlara oyunlarını sergilediler. Kent banliyösünde, fabrikalarda, hapishanelerde yeni oyunlarını oynamaya başladılar. 1969 yılında, ortaçağ popüler dinsel oyunlarından alınma bir dizi monologdan oluşan ve Fo’nun dilenci, Papa ve erken-toplumcu İsa gibi tüm rolleri oynadığı İtalya’da ve dünyada büyük ses getiren “Kutsal Güldürü” sahnelendi. Her izleyici topluluğu önünde değişecek kadar güncelliğe dayanan bu yapıt ortaçağ gizem oyunlarının çağdaş bir uyarlamasıdır. Fo bu oyunu 20 yıl boyunca değişik sürelerde oynadı ve yepyeni bir yöntem denedi, farklı ses ve jestlerle öykü anlatma biçimi olan bu yöntem Il Grammelot’tur. Çeşitli diyalektikleri harmanlamış ve anlamı olmayan bir söz yığınına dönüştürmüştür. Amacı sesin müziğini yakalamak ve jestlerle birlikte anlatımı güçlü kılmaktır.
Aynı yıl Yeni Sahne (Nuova Scena) kapatıldı ve 1970’de Halk Tiyatrosu Topluluğu (La Comune) adlı yeni bir topluluk oluşturuldu. Halk Tiyatrosu Topluluğu ile fabrika, park, spor alanı gibi halkın toplu olarak bulunduğu yerleri dolaşmaya başladılar. Geniş işçi kesimlerine seslenen oyunlar oynadılar, çağdaş siyasal halk tiyatrosunun örnekleri olan bu oyunlar, güncel olaylardan yola çıkarak, İtalyan İşçi Hareketi, Şili Devrimi, Filistin Sorunu, siyasal terör ve resmi işkence gibi konuları izleyicilerle tartışarak işliyordu. Giuseppe Pinelli adlı gencin polis sorgulaması sırasında kendini aşağı atarak canına kıymasını(!?) ele alan “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü”nü sahnelediler(1970). O dönemde oynadıkları diğer oyunlar; “Hep Beraber, Birlikte”(1971), “Pardon Ama O Patron Değil mi?”(1971), “Tak, Tak Kim O? Polis”(1971).
Allende’nin ölümünden hemen sonra 1973’de “Şili Halkının Savaşı”nı oynadılar. Sasari turnesinde oyunun gösterimini engellemek isteyen polis, Fo’yu tutukladı. Halk Tiyatrosu Topluluğu aynı yıl, “Palazzine Liberty” salonunu işgal etti. Tüm gösteriler, konserler, paneller burada gerçekleştirildi.
1976 yılında 14 yıl aradan sonra Fo ve Rame Televizyona geri döndüler. İsveçli bir grup sanatçı Fo’yu Nobel’e aday gösterdi.
1977’de “Her Şey Ev, Yatak, Kilise” adlı kadın monologları ile Franca Rame, ilk kez Fo tekstlerine ortak imza attı. 1978’de Franca İtalya’da TV dalında verilen IDI ödülünde yılın en iyi kadın sanatçısı seçildi. Fo’nun oyunları dünyaca tanınmaya başlandı, 50 ülkede 30 ayrı dilde oynandı. Uluslararası Berlin Festivali’ne katıldılar. Milano Scala Operası’nda Stravinsky’nin “Askerin Öyküsü”nü sahnelediler.
1980’de Newyork İtalyan Tiyatro Festivali’ne davet edildikleri halde ABD vizesi alamadıkları için festivale katılamadılar. Pek çok ünlü sanatçının katıldığı büyük bir gösteride Fo ve Rame’nin ABD’ye girememeleri protesto edildi.
1982 yılında terörizm üzerine “Klakson, Borazanlar ve Bırtlar” adlı bir komedi yazılıp oynandı. 1983’de “Açık Aile” sahnelendi ve 18 yaşından küçüklerin izlemesi yasaklandı.
1985’de Amerikalı yapımcı Alexander Cohen, Brodway’de “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü”nü sahneledi. Sonunda Rame ve Fo 6 günlük ABD vizesi alabildiler.
1986 yılında 20 günlük ABD turnesi düzenlendi bir çok üniversitenin tiyatro bölümlerinin seminerlerine katıldılar. RAI 3 için programlar ürettiler.1992 yılında Fo ve Rame “Kadınlardan Konuşalım” adlı oyunlara imza attılar. Fo, 1963 yılında yazdığı oyunun değişik bir versiyonu olan ve İtalyan politikacılarının hırsızlıklarını anlatan “Biraz Daha Az Çal!”ı yazdı.
1994 Cesenatico Kadınlar İçin Bir Sahne Semineri ve Sahne Çalışmaları”na aralarında Türkiye’nin de olduğu bir çok Avrupa ülkesi adına sanatçılar bir hafta boyunca çalışmalara katıldılar. Oğulları Jacobo’nun yazdığı kitabı tek kişilik oyun haline getirerek turneler yaptılar.
Fo ve Rame’nin yazdığı “Kadın Oyunları” 1997 Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.
Savaş sonrası uzun bir yol alan İtalyan Tiyatrosu’nun aktör-clown aktivitesini yeniden yaşama döndüren ve halk tiyatrosu formlarını politik tiyatroya taşıyan en önemli kişisi Dario Fo’dur. Dramaturjisi mükemmel bir anlatım yakalamış ve parodi yeteneğini geliştirmiştir. Fo rejisinde, kişileri oyunlaştırırken epik çözümlemeyle anlatım denenir. Kişi taklitçiliğinden uzak durulur. Kişiler yalın bir şekilde sunulur. Eleştiri dikkate alınır ve sürekli anlatım yolu seçilir. Oyun sahnelenirken Groteks anlatım yerine, durum komedisi ortaya çıkarılır. Yorum getirirken karikatürize oyunculukla değil, komiğin davranışını saptamak üzere bir tartışma ve çatışma yaratılır. Oynayacakları mekanın durumu dekor kullanımını belirler, hiç dekor kullanmadıkları oyunlar da olmuştur. Aşırı makyaj, dekor, kostümü de dener. Grotesk sahne düzenine dayanan bazı politik oyunlarında da seyirciyi sürekli şaşırtarak diri tutmayı başarır.
Fo, politik tiyatro yapmak için sadece içeriğin yetmediğini aynı zamanda gerekli ve önemli olan yolun, devamlı üretmek, özenli hazırlanmak ve bunları yaygınlaştırmaktan geçtiğini söyler.
Dario Fo; İtalyan oyun yazarı, yönetmen, mim oyuncusu, tiyatro yöneticisi, tiyatro eylemcisi, tiyatro karikatürcüsü, toplumsal ajitatör ve radikal palyaço.. Belki de buraya sığdıramayacağımız daha bir çok şeydir.
Fo ve Rame ile ilgili okuduğum en güzel makalelerden birini sizlerle paylaşmak istedim:
“Fo ve Rame, bir kibrit ya da saman çöpüyle okyanusları tutuşturup, bir kahkahayla volkanları söndürebilirler. Onlar, boşluğa işaret edip, karsılarındakine dünya nimetlerini ya da en özel sorunları gösterebilirler… Nasıl mı? Yaşamda trajik olanla komik olanın, özde bir olan kaynağına inerek… Gerçekle fantastiği bir arada yoğurup, biri aracılığıyla ötekini tanımlayarak… En sıradan, en olağan diye kabul ettiğimizin, aykırılığını göstererek… Sonsuz yalın bir dil kullanarak… Seyircilerinin tüm tepkilerini değerlendirip, onlarla siki bir iletişim kurup, nabızlarını avuçlarına alarak… Bunlar aracılığıyla inandıkları doğruların militanlığını yaparlar. Ancak bu ikilinin oyunları, müthiş tehlikeli ve risklidir. Acemi ya da usta olmayan, yetkin olmayan ellere düştüklerinde, bu oyunlardaki yalın dil basitliğe, sıradan olan sıkıntıya, militan tavır politik slogana, mesaj vermeye, fantastik ve gerçekliğin çok boyutlu katmanları okul müsameresine dönüşebilir. Ayrıntıları (nüansları) inceden inceye isleyerek, çeşitli durumları, düşünceye ve duyarlılığa dönüştürüyor. Biz, seyirciler, sahnedeki durumları gülerek, kahkahalarla ya da acı bir tebessümle izliyoruz. İzlediklerimizin ne zaman düşünceye dönüştüğünü fark etmiyoruz bile. Öylesine doğal. Dario Fo ve France Rame’nin oyunları, oyuncuya sonsuz olanaklar tanır. Ama bu oyunlar, oyuncuyu rezil de edebilir vezir de! Çünkü ayni tehlikeler, riskler oyuncu için de söz konusu.” Zeynep Oral.
Yalnız Kadın
Bütün dünyayı etkileyen Dario Fo ve France Rame’nin “Kadın Oyunları” hayatin farklı alanlarında baskıya maruz kalmış olan, kendi benliklerini ve özgürlüklerini koruma ve kendisine yöneltilen baskıyı aşma adına, kadınların yürüttüğü bilinçli ve bilinçsiz karşı duruşları gösteriyor. Bu oyunlardan biri olan “Yalnız Kadın” da kapanmaya razı olduğu evinde çocukları ve kocasıyla yalnız yaşayan, intihara kalkışan, çıldıran ya da çıldırmanın eşiğinde nefes almaya çalışan, erkeklerine ve tenine mahkum edilen bir kadının öyküsü anlatılıyor. Orta yaşlı bir kadının komik dramını; ya da başka bir deyişle, dramını komik anlatıyor. Bu kadın aşkı yıllar sonra kendinden 15 yaş küçük olan İngilizce öğretmeni ile yaşıyor. Bu aşkı “çocuğumla sevişmek gibi bir şey” olarak tanımlıyor. Yalnızlığı bir savunma mekanizması olarak kabul ederek yaşamını Polyanna gibi değerlendiriyor. ”Yalnız Kadın” hem büyülü bir büyüteçle kadınların (ve de kaçınılmaz olarak erkeklerin) bin bir rengini gözler önüne seriyor, hem de tiyatronun sınırsız gücünü, sonsuz tadını ortaya koyuyor. Bu oyunda göstermeci ve benzetmeci oyun biçemleri içice ustalıkla yoğrulmuş. Rastladığınızda kaçırmamanızı öneririm. İtalyan Halk Tiyatrosu’nun ve Dünya Tiyatrosu’nun en önemli eserlerinden biridir.
“Yalnız Kadın”da, “Ben hep içimden konuşurum” dediği bir an var. Ben bir tümceye bunca çok anlam yüklendiğine ender tanık oldum. Sizin de tanık olmanız dileğiyle…
Dario Fo ve Franca Rame’nin Bazı oyunları:
Ladri, manichini e donne nude (1957-58, Hırsızlar, Mankenler ve Çıplak Kadınlar);
Gli arcangeli non giocano a flipper (1959, Yer Melekleri Uçmaz);
Aveva due pistole con gli ochhi bianci e neri (1960, Biri Siyah Biri Beyaz Gözlü, İki Tabancası Var)
Chi ruba un piede e fertunato in amore (1961, Domuz Ayağını Çalan Aşkta Şanslı Olur);
Isabella, tre caravelle e un cacciaballe (1963, Isabelle, Üç Karavel ve Bir Şarlatan);
Settimo: Ruba un po’meno (1964, Yedinci Emir: Biraz Daha Az Çal);
Lasignora eda buttare (1967, Fırlatıp Atılacak Kadın).
Grande pantomima con bandiere e pupazzi piccoli e medi (1969, Küçük ve Orta boy Kukla ve Bayraklarla Pantomim)
Mistero Buffo (1969, Güldürülü Gizem).
(Morte accidantale di uno anarchico 1970) Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü
Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçin! Pardon Ama, Burada Patron kim? (Tutti uniti, tutti insieme! Ma scusa, quello non e il pandore? 1971,)
Tak Tak, Kim o? Polis!(Pum, pum Chile? La poliza! 1971,);
Bedava mi Sandın? (Non si paga, non si paga!1974))
Kopan Şamata (Il Fanfani rapito 1975),
En İyi Annenin (La marijuana della mamma e la piu bella 1976);
1977 – F. Rame’yle – Sadece Çocuk, Mutfak, Kilise “Stroia della tigre e altri storie” (1982)
Son Yorumlar