ORTA TUNÇ ÇAĞI SANATI

MÖ 2. Binin ilk yarısına tarihlenen dönem, Orta Tunç Çağı olarak adlandırılmaktadır.  Bu dönemde Anadolu irili ufaklı çok sayıdaki beyliliğin egemenliği altındadır. Dönemin önemli karakteristiklerinden bir tanesi, bu beyliklere bağlı kent yerleşimlerinin sayılarının artması ve bu yerleşimlerin boyutlarındaki büyümedir.

M.Ö. 2000-1750 yılları arasında Kuzey Mezopotamya merkezli Eski Assur krallığı, Anadolu ile ticari ilişkiler kurmuş, Assurlu tüccarlar Anadolu’da ticaret kolonileri kurarak bir ticari yapı oluşturmuşlardır. Bu yapının adını taşıyan ticari yerler çivi yazılı kaynaklarda karum, daha küçük boyutlu olanları ise wabartum olarak adlandırılmıştır. Anadolu’da zengin gümüş ve bakır kaynakları bulunmasına karşın, bakır ile alaşıma sokularak tunç elde edilmesini sağlayan kalay bulunmamaktadır. Assurlu tüccarların Anadolu’ya getirdikleri kalay ile Mezopotamya kökenli tekstil ürünleri Kültepe üzerinden diğer Anadolu’da bulunan diğer ticaret kolonilerine dağılıyordu. Assurlular, bu ticari aktivitenin sonunda ülkelerine altın ve gümüş götürüyorlardı.

Bu ticari organizasyon Anadolu’nun en eski yazılı arşivleri ile belgelenmiş ve Anadolu tarihi dönemlere girmiştir. Anadolu’da Eski Assurca yazılmış binlerce tablet ortaya çıkarılmıştır. Kaniş Karumu’nda açığa çıkarılan tabletler ticari, iktisadi ve hukuki içeriklidir.

Bu ticaretin merkezi Kayseri yakınındaki Kültepe (Kaniş) kenti eteklerinde kurulan Pazaryeridir (Karum). Höyük ve Karum’da dini ve resmi yapılar, iki katlı konutlar, dükkânlar ve atölyeler bulunmuştur. Karumda Anadolu ve Mezepotamyalı tüccarların yan yana yaşadıkları anlaşılmıştır.

Kaniş’in 9-10. tabakaları Karum’un III-IV. Katları ile çağdaştır. III.-IV. yapı katlarında yazılı belge yoktur. IV. kat ana toprak üzerine kurulmuştur. Küçük, kerpiç yapılarda elde yapılmış Erken Tunç Çağı geleneğinin devamı niteliğinde tek renkli, çoğunlukla kırmızı astarlı seramiğin yanı sıra Alişar III boyalı kapları da ele geçmiştir. Çarkta üretilen kırmızı astarlı kaplar bu tabakada az oranda temsil edilmiştir. III. katta çark yapımı seramik, el yapımı Alişar III kaplarından daha yoğundur.

Kaniş’in 6.-8. yapı katları Karum’un Ia/b-II katları ile çağdaştır. Höyükteki 7. tabaka sarayı (Kral Warşama sarayı) yangınla tahrip olmuştur. Kaniş/Neşa’yı fetheden Kuşşar Kralı Pithana ile oğlu Anitta da bu sarayı kullanmış olmalıdırlar. Tepe’nin batı kesiminde bulunan üç odalı yapıda “Kral Anitta’nın sarayı“ yazılı tunç mızrak ucu bulunmuştur.

Karumun II. Katı M.Ö. 1920/1950-1840 yılları arasına tarihlenmiştir. Kültepe’de bulunmuş olan 20 bini aşkın tabletin büyük çoğunluğu II. katta bulunmuştur. Buluntular arasında silindir ve damga mühürler, kurşun, tunç, fildişi, gümüş kadın ve erkek tanrı figürinleri bulunur. Bu dönemde Anadolu’da çark üretimi kaplar yaygındır. Çanak, çömlek çok gelişmiş olup, parlak kırmızı renkteki kapların çoğu madeni kapların taklitleridir. Büyük bir biçim zenginliği gösteren gaga ağızlı testiler, emzikli kaplar, yüksek ayaklı çanaklar bu dönemin seri üretim sisteminin önemli tanıklarıdır. Törenlerde kullanıldığı düşünülen hayvan biçimli içki kapları büyük bir çeşitlilik gösterir.

Karumun II. katının yangın enkazı üstüne aynı plan şeması ve yapı özellikleri ile kurulan Ib katı 1810/1798-1740 yılları arasına tarihlenmiştir. Assur’la ticari ilişkilerin zayıfladığı bu döneme ait az sayıda tablet açığa çıkarılmıştır.

Dönemin yazılı belgelerinde en fazla ismi geçen kentlerden bir tanesi olan Puruşhanda’nın Aksaray yakınlarında bulunan Acemhöyük olabileceği öne sürülmektedir. Buradaki yerleşim yaklaşık olarak 700 x 600 m boyutlarına ulaşan höyük ve onu çevreleyen Aşağı Şehir’den oluşmaktadır. Erken Tunç Çağında yerleşimin başladığı Acemhöyük en parlak dönemini Asur Ticaret Kolonileri Çağında yaşamıştır. Yerleşimin en parlak dönemine ait ikişer katlı iki saray, resmî bir yapı ve özel evler açığa çıkarılmıştır.  Bu saraylardan biri olan Sarıkaya Sarayı 3600 m2 lik bir alana oturmaktadır. Sarayın alt katında 50 oda bulunmaktadır. Höyüğün kuzeyindeki 76 odalı Hatipler Sarayının daha çok depo amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir.

Kaniş ve Acemhöyük’ün dışında Anadolu’da bu döneme ait tabakaları bulunan diğer yerleşimler arasında Boğazköy, Konya-Karahöyük ve Kaman Kalehöyük yerleşimleri bulunmaktadır.

Troia, Panaztepe, Limantepe ve Beycesultan bu döneme ait önemli Batı Anadolu yerleşimleridir. Beycesultan’ın bu döneme ait tabakalarında yangınla tahrip olmuş bir saray yapısı açığa çıkarılmıştır. Ayrıca, söz konusu yerleşimde Orta Tunç Çağına ait çok sayıda mermer idol, tunç alet ve silahlar ve çark yapımı, kırmızı astarlı kap bulunmuştur. Bu kapların teknik özellikleri ve biçimleri bu dönemde Batı Anadolu’nun iç kesimlerinin Orta Anadolu ile yakın ilişkilerinin bulunduğunu göstermektedir.

Doğu Anadolu’da bu döneme ait yerleşim yerleri bulunmamaktadır. Ancak,  bu döneme ait çok sayıda mezarlık tespit edilmiştir.  Bu mezarlarda ele geçen boya bezekli çanak ve çömlekler yaygın olarak ele geçtikleri bölgeye göre Aras Boyalıları ve Van-Urmiye Boyalıları olarak adlandırılmaktadır.

Güney Doğu Anadolu bölgesi merkezi Halep ve bir süre de Alalah (Tell Açana) olan, Yamhad Krallığının egemenlik alanına girmekteydi. Tell Açana’da MÖ. 2. bin başlarında kurulan saray, III. Ur hanedanı ile çağdaştır. Kent MÖ. 18. yüzyılda bir süre Mari krallığı hâkimiyetine girmiş, MÖ 17. yüzyılda, olasılıkla I. Hattuşili tarafından tahrip edilmiştir.

Yukarı Dicle havzasında bu döneme ait yerleşimler arasında Üçtepe, Salat Tepe, Giricano, Ziyarettepe, Kenantepe, Kavuşan Höyük, Hirbe Merdon gibi merkezler sayılabilir.

Kaynak: Arkeolog ünvan değişikliği sınavı ders notları

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.