Murat Havan:”Dejavu”

ergenekon-1(1)-tileYapılan araştırmalara göre birçoğumuz hayatımız boyunca en az bir kez dejavu anını yaşarız.

Sizde  sık  sık  daha  önce  ben  bu  anı  yaşamıştım  hissine  kapılmışsınızdır , şaşkınlık içersinde …

Bu sergimde  sizinle yaşadığım  bir dejavuyu paylaşıyorum …2005 den beri üzerinde çalışmaya başladığım ve bugüne kadar uzanan  , döneminin gündem haberlerinden oluşan üç  sergimin bugünkü yansımasıdır dejavu sergim ….

Dalaşmaaaa… Piramid Sanat Galerisi  – 13 mayıs /13 haziran 2009

Son dakika … Kırişna Sanat Galerisi Ankara   -2010

2011 Gün dem den …Ütopya Sanat Galerisi  – 2011

Bu üç sergimin de konuları dönemlerinin anasayfa haberlerinde ki yazılı ve görsel, medya gündem başlıklarından yola çıkarak hazırlandı .

Ülkemdeki, siyasi ve politik mücadeleleri horoz sembollerimle tasvir ettiğim ve o dönemden bu döneme değişmeyen hatta dahada ilerleyerek ve deşifre edilerek uygulanan siyasi ve politik tavırların bir nevi belgesi yada dejavusudur anlatmak istediğim …

İnsanların  çoğu bir süre sonra ne zaman ve nasıl  dejavu yaşadığını unutur.

Ancak bizim bu dönemde yaşadıklarımız  Atatürk’ün ışığından aydınlanarak ,inanarak ,birleşerek ve  direnerek çözmemiz gereken olaylardır. unutmadan ve unutturmadan farkında olmamız gereken bir dejavu anıdır .

Murat Havan

”Dejavu” Bindallı Sanatevi’nde 27 Şubat-19 Mart 2014 tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunuluyor…
OZAN TADINDA BİR  RESSAM …

 

Bir ressamın çevresine bakışı hep resimseldir ama belli bir sorumluluk taşır.
Bir resim,ressamın,farkındalığının ve dikkat çekmeye çalıştığı olaylar hakkında,çözüm
aradığı,belgelediği,biçimlerdir.Yaşadığı,bildiği,dünyayı yeniden yaratırken
Sembolleri kullanır sanatçı.Sembollerin sanat yapıtlarında,her zaman önemi büyüktür..Cassier
“Sanat sembolik bir dildir” der.
Geçmiş ve gelecek,dün ve yarın,sanatçının ürettiği çözümlerin kendi dünyasındaki anlatımıdır.
Her sanatçı kendi ifade biçimini yaratır ve bu Onun özgünlüğüdür
“Ben bir düş gezginiyim”diyen Murat Havan,sürekli gezinirmiş kendi düşler ülkesinde.
La Fontene,masallarını anlatırken,sevimli hayvanlarını konuştururken,fabllarında,kendi
yarattığı dünyada gezindi,durdu.Ya,Kipling,şiirlerini yazmak için,Nasil bir çevrede,
Hayal kurdu.
Baudrilland,Disneyland’in,tek işlevinin,tüm Amerika’nın ,dev bir temalı park olduğu gerçeğini,
gizlemek olduğunu “söyler.
Havan”Kaderim buysa,boyarım”diyor.
Tüm isteği,Türkiye’de ozan tadında bir ressam olmak.Boyadığı horozları,Kipling gibi,LaFontene gibi,konuşan,dövüşen,uyaran,ya da hep çıkarlarını düşünen insanlar,pardon Horozlar…Hepsi harikalar parkında.Simgesel olarak çok şey anlatıyorlar,izleyiciye.Pentür bunlar,renk,ritm,biçim.
Ve her resim,kendi başına bir dünya.Duygulara düşüncelere,etki eden.Horozun tüylerinde coşan,
Kavgacılığı ile savrulan,renkleri ile keyiflendiren….
Yaşamın farkında olan,farklı dille anlatır.Her,saat 9 U 5geçe,ATASININ yokluğunu yüreğinde hisseden,duyarlı bir sanatçının çığlıklarıdır”Horozların Döğüşü”.Ve bu resimlere bakan izleyici
Yaşadığımız günlerin karmaşasını hisseder yeniden.
Insanların,kendilerini ifade etmede,büyük sınırlamalar yaşadığı,düşüncelerini,söyleyemediği,yazamadığı bir ortamda,horozlar diledikleri gibi ötüyorlar.
Istedikleri gibi döğüşüyorlar.Murat Havan,bir Kipling misali,üzüntülerini,endişelerini,boyalarla
söyletiyor horozlarına…

Prof.Dr. Tülin Onat

 

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.