‘’BİR VAPURUN HATIRI ‘’
Farklı insanlar farklı hayatlar anlamına gelir.Ve birbirinden farklı insanları ağırlayan,birbirinden farklı hayatlara yoldaş olan İstanbul Vapurları…Suyun üstünde süzülen , farklı yaşamlara şahitlik eden denizin sultanları..
Dalgaların laciverte boyandığı anda,güvertenin başında,damağımdaki taze çay yudumuyla yapıyorum vapur yolculuğumu.Çoğunlukla bitmesin istediğim ,o zevki yaşamak için tekrar tekrar ziyaret ettiğim vapurlarım. Herkes de farklı duygulara tanıklık eden ,farklı simalara göz kırpan sultanlar..
Hemen hemen herkesin bir anısı vardır vapurda geçen.Bazılarının ise sadece bir vapuru vardır yaşanmışlıklarına tanıklık eden.Hiç bir anım yok diyenler sizse tam olarak bakmış sayılmazsınız bu güzelliğin tadına.
‘’Vapurda anı mı,o da ne ?’’ dediğini duyar gibiyim bazılarınızın.Eğer o kalabalığın içinde vapura adımınızı attığınız anda her seferinde aynı görüntüler düşüyorsa aklınıza bu muhteşem zevkten yoksun değilsiniz demektir..
Benimde vapurda geçen bir anımı anlatma sıram geldi sanırım.Hasrettim İstanbul Vapurlarına..İnsanın daha önceden tadına hiç bakmadığı bir şeye hasret duyması da ayrı bir şeydir tabi..Bir yaz akşamı güneşin vapurun duvarlarını bütün güzelliğiyle yaladığı sırada yanıma insanda ‘’çok yaşamış,görmüş’’duygusu uyandıran bir ihtiyar yanaştı.Ellerim ihtiyara yer açmak için yan koltuğa koyduğum eşyalarıma uzandı.Ve aniden hoş bir sohbet beliriverdi aramızda.Boynumda ‘’yaşadıklarımın tanığı’’ olarak adlandırdığım kameramı görünce bir soru yöneltti bana: ‘’peki hiç mi yaşadıklarına tanıklık yapmadığı bir anı olmadı bu makinanın?’’ Düşündüm ve hâlâda düşünüyorum bunun cevabını vapura her adımımı attığımda..
İstanbul vapurları..Nasıl Boğaz olmadan bir İstanbul hâyâl edemiyorsak,vapursuz bir Boğaz da hâyâl edemeyiz..Boğazın güzelliğini tamamlayan,dalgalara çarparak savrulan,martılara ev sahipliği yapan denizin sultanları..
Yetişmek için heran koşuşturan ,iskeleye yaklaşmasını sessizce bekleyen insan topluluğu ve düdüğüyle sessizliği yararak sevinç çığlığı atan vapurlar.Mevsimlerce hiç bitmeyen heyecanlarla bizleri karşılamak için vardır onlar…
Vapura ilk defa binişi tatmak ayrı bir haz bırakır insanda.İlk defa binişini tam anlamıyla yaşayan insanlar bana göre çok şanslıdırlar.Daha önceden hiç vapura binmedikleri için tarif etmekde zorlandıkları bir heyecen mevcutdur içlerinde.Bebekliğinden itibaren vapura binenlerse yaşayamamıştırlar bahsetdiğimiz bu heyecanı.Canlıdır vapurlar.Evcilmenlik yaptıkları insanlar,dostları martılar ve çoğalıp azalan dalgalar.İşte tüm bunlar canlılık,ruh katar vapurlara..
İstanbul bir maceradır başlıbaşlına.Bu macerada da hepsinde olduğu gibi farklı rollere bürünmüş karakterler vardır.Başrolde ise yine vapurlar…Bir nevi kendi oyunlarını oynarlar İstanbul’da.Vapurların içindede bu oyunu izleyen farklı simalar.Kimisi buruşmuş elleriyle, ikiye katlanmış gazeteleri özensizce okur,kimisi etrafta göz gezdirirken bazılarıda deniz ile baş başa sohbete dalar.Bazen elime bir gazete alıp kenarından baktığımda,göz ucuyla etrafa saçılan muzip gülümsemeler takılır aklıma..
Sahilden ayrılıp yavaş yavaş dalgalara karıştığı anda başlar vapur ile martıların dansı.Martılar da aşıktır vapurlara Kız Kulesinin İstanbul’a olan aşkı kadar.İşte bu kadar büyüktür martıların vapurlara hayranlığı.Ve o ikisinin arasına giren simit fırlatma sanatı.Vapurda yapılabilecek en güzel sanat.Ne güzel şeydir simidin martılara atılarak bir de birbirleriyle dansını izlemek.
Başlı başlına bir icraat ister vapurda yolculuk yapmak.Öyle her yiğidin harcı değildir bir dakikasını bile kaçırmadan bu müthiş güzelliği yaşamak.Yaşarım tabikide diyorsan tek yapman gereken ise vapura adımını atmak..
Heleki birde güne merhaba derken sesinizin vapur düdüklerine karışması vardır.Çoğu zamanda kendi sesinizi bastırması.Arkadan martıların çığlıkları.Güzel bir senfoniyle başlar günün en güzel anları.Vapurun durmasını beklemeden iskeleye atlayanlar,usulüne uyarak açılan küçük köprüden geçenler,en önden inmek isteyenler ve herkesin dağılmasını bekleyenler…Vapurun her biri farklı telden çalan yoldaşları,insanları..Vapuru vapur yapan,onlara hayat bulduran varlıkları.
Denizsiz kalmış bir balık gibi,İstanbul ve Boğaz silüetinin ayrılmaz parçalarıdırlar. Beyaz bir gelin gibi salınarak gelir uzaklardan.Eteklerinde deli dalgalı fırfırlarla kıvrıla kıvrıla süzülür sultanlar…
Seda hanım vaktiniz olursa bu güzel vapurların boğazın kuğularının en güzel görüldüğü yerde kahve içmeye beklerim.saygılar..
Bu güzel yorumunuz ve gösterdiğiniz ilgi için teşekkürler.
Bu güzel yazıyı hayatını vapurlara gemilere adamış birisi olarak büyük bir keyifle okudum.Emeğinize kaleminize sağlık.