Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nden açıklama
UNESCO’ya bağlı, 61 ülkede örgütlü, 4600 üyeye sahip Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nin (AICA) Türkiye Şubesi’nin, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine yönelik bir bildiri yayınladı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
10 Ocak 2014 tarihinde İkinci Torba Yasa kapsamında hazırlanan 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin yürürlüğe girmesi halinde kültür ve sanat alanında üretim yapan kişi ve kurumlar, ifade ve fikir özgürlüğü bakımından engellenecek ve zarara uğrayacaktır. Sansür dolaylı ve yaygın bir nitelik kazanacaktır. Bu konuya dikkat çekerek, kanunun aşağıda belirtilen hususlara gore yeniden değerlendirilmesi için çağrı yapıyoruz.
Söz konusu yasa teklifi ile önerilen URL yani adres tabanlı engelleme, kültür sanat alanında üretim yapan kişi ve kurumların Vimeo gibi web siteleri aracılığıyla bilgi paylaşma, arşiv tutma ve depolama hakkını kısıtlayacaktır.
Kişisel verilerin gözetlenmesi, kaydedilmesi ve filtrelenmesi gibi süreçler artacağı için Türkiye İnternet trafiği aşırı derecede yavaşlayacak, üretim olanakları zorlaştırılarak, kısıtlanacaktır.
Araştırma ve uzaktan eğitim hakkını kullanmak isteyenler için bu sınırlamalar bigiye erişme olanaklarını daraltacaktır.
Halihazırda esnek ve yoruma açık bir şekilde uygulanan “Halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet ve bölge ayrımına dayanarak aşağılama” suçunun da artık sansür nedenleri arasına alınmış olması, kültür sanat üretiminin içeriğini de etkileyebileceği için uygun bulunmamaktadır.
İnternet’teki bir içeriğin yayından çıkarılması için doğrudan mahkemelere başvuru hakkı tanınması ve erişim engellemesi talep edilebilmesi mümkün hale gelecektir. Başvuruların hakimler tarafından 24 saat içinde değerlendirilerek karara bağlanma zorunluluğu, sağlıklı karar alma ve yargının sağduyulu bir şekilde yürütülmesi için yeterli bulunmamaktadır. Yasa teklifi, içeriği engellenen kişi ve kurumun karşı çıkma hakkı için de zaman bırakmamaktadır.
Bu ise ülkemizde kültür sanat eleştirisinin özgürce yapılabilmesinin ve eleştiriye rağmen üretime herkes tarafından eşit bir şekilde erişilmesinin önünde yine bir engel teşkil edecektir.
Yasada suç kategorisi teşkil eden maddelerin Avrupa Komisyonu Siber Suç Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından belirlenen ölçütlerle uygunluk taşıma zorunluluğu ifade edilmemiştir. Bu ibarenin yasada yer alması ise, kültür sanat alanında üretim yapanların uluslararası alanda eşdeğer olarak değerlendirilmesine neden olacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin pek çok kararında vurguladığı gibi, yorum ve eleştiri, ifade özgürlüğü ile demokrasinin varlığı için gerekli temel serbestlik alanını oluşturmaktadır. Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ndeki 10. maddenin 2. paragrafı incelendiğinde; ifade özgürlüğünün sadece lehte, zararsız veya ilgilenmeye değmez görüneler için değil, aleyhte, şoke eden, rahatsız eden ‘bilgi’ ve ‘düşünceler’ için de uygulanacağı görülmektedir.
Bu bağlamda haberleşme hakkı ve özgürlüğünün anayasamızca da garantilenmiş olan temel bir insan hakkı olduğunu yeniden vurgulamak istiyoruz.
Bizler, küresel bağlamda 75 ülkede faaliyet gösteren UNESCO şemsiyesi altında uluslararası kültür ve sanat uzmanları STK’sı AICA International’ın Türkiye Şubesi olarak, bireylerin düşünce ve ifade özgürlüğünün denetlenmesini ve sansürlenmesini artıracak yasa teklifinin Türkiye’nin dünyada kazandığı siyasal, ekonomik ve kültürel kimliğe ters düşeceğine inanıyor ve TBMM’ni bu konuda geri adım atmaya, tam tersine kültür sanat alanının gelişimini dünya ölçeğinde tutacak yasaların çıkarılmasına çalışmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla”
Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Türkiye Şubesi
Son Yorumlar