Türkçe derslerinin Almanya’da geleceği (Doğan TUFAN)
Son günlerde basında yer alan ve güncelliğini koruyan „Baden-Württemberg Eyaleti`nde Türkçe öğretmenlerinin sözleşmesi yıl sonu sona eriyor.“, „Türkçe Tehlike`de“ haberleri, biz göçmenler için hayati önemi olan gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle başkan Güven Toymaz,”BUND-BIK olarak, TÜRK ÖĞRETMENLERİNİN ALMANYA´DAKİ İSTİHDAMI ve TÜRKÇE DERSLERİNİN GELECEĞİ“ konusundaki görüş ve bu konudaki etkinliklerimizi sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz”
BUND-BIK Başkanı Güven Toymaz’ın görüş ve düsüncelerini okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Federal Almanya`nın tüm eyaletleri için geçerli olacak ve Türk öğretmenlerinin istihdamını doğrudan etkileyen sözleşme, 1.Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş, Almanya Federal Hükümeti tarafından yayınlanan ve „Bundesrat“ tarafından da onaylanan ilgili son kararnameye göre, 31.12.2009 tarihinde sona ermektedir. (Kaynak: www.buzer.de/gesetz/6774/b18515.htm#t).
Almanya`da Türkçe Derslerindeki öğretmen ihtiyacı 2 kaynaktan sağlanmaktadır. Birinci kaynak Türkiye`den atanıp, Almanya`da 5 yıl süreli geçici yurtdışı göreviyle gelen öğretmenlerimiz; ikinci kaynak da aile birleşimi, yüksek tahsil yapma veya diğer değişik nedenlerle Türkiye`den Federal Almanya`ya göçmüş ve ihtiyaç üzerine, değişik tarihlerde, değişik eyaletler tarafından atanmış, öğretmen kökenli Türk öğretmenleridir. Bu öğretmenlerimiz Federal Almanya`da, „Mahalli Atanan Öğretmenler“ olarak anılmaktadır. Örneğin, bu statüde Kuzey Ren Westfalya Eyaleti`nde 800 Mahalli Türk öğretmeni görev yapmaktadır.
(Ancak bu eyalet, 800 cıvarındaki Mahalli Türk öğretmeninin sayısını, 2003 öğretim yılından itibaren, alınan tasarruf önlemleri nedeniyle, kademeli olarak 400`e indirmeyi planlamış ve uygulamaya koymuştur.Kaynak: Föderation türkischer Elternvereine in NRW e.V.-Muttersprache -www.turk-egitim.de/content/index.ph).
Eyaletlerle ayrı ayrı anlaşma yapılarak 5 yıllık geçici bir süre için Türkiye`den istihdam edilen öğretmenlerimizin toplam sayısı 463`tür. Federal Almanya`nın 16 eyaletinin 9`unda, Türkiye ile Türkçe Derslerinin verilmesi, öğretmen istihdamı konusunda herhangi bir anlaşması bulunmaktadır.
Federal Almanya`da Türkiye`nin anlaşma yaptığı eyalet sayısı toplam 7`dir.
Türkiye`den öğretmen istihdamı anlaşması gereği, eyaletlere göre öğretmen dağılımı şöyledir:
GÖREVE BAŞLAMA YILLARI
2001 2002 2003 2004 2005 2006 Şehir/ Toplam TOPLAM
1. BERLİN / Berlin - 5 22 7 11 45
2. BAVYERA/Münih 9 12 33 3 6 63
BAVYERA/Nürnberg 1 2 25 - 2 30
3. AŞAĞI SAKSONYA / Hannover 1 4 5 1 3 14
4. BADEN- WÜRTTEMBERG
/ Stuttgart 15 24 28 29 30 126
BADEN- WÜRTTEMBERG
/ Karlsruhe 22 17 24 19 28 110
5. HAMBURG / Hamburg 1 4 6 26 5 10 52
6. KUZEY REN-WESTFALYA / Essen 1 - 2 1 1 5
7. RHEINLAND-PFALZ / Mainz 3 1 4 5 5 18
(Kaynak: T.C.Milli Eğitim Bakanlığı, Yurtdışında Görevlendirilen Öğretmenlerin Ülkelere Göre Dağılımı; internet sayfası, 10.Mart 2007 tarihinde güncellenen istatistik bilgileri.)
Federal Almanya`daki 16 eyaletin federal anayasa gereği, „Eyalet Kültür Bağımsızlığı“ (Kulturelle Hochheit der Länder) vardır. Eyeletler, eğitimle ilgili kanun ve kararlarlarda geçmişte bağımsız hareket etmiş ve etmektedir.
Türkiye, Türkçe Derslerinin verilmesi ile ilgili, bir yandan Federal düzeyde „Türk-Alman Karma Eğitim Uzmanları Komisyonu Toplantıları“ sonuçlarına göre sözleşmeler yaparken, diğer yandan da yukarıda belirtilen 7 eyalet hükümetleriyle ayrı ayrı anlaşmalar yapmış bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, tüm Federal Almanya`da değişik statü ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türkçe Derslerinin STATÜSÜ, KAPSAMI, VERİLİŞ ŞEKLİ, PEDAGOJİK DEĞERİ, ARAÇ-GEREÇ DURUMU, bu derslerde görevlendirilen ÖĞRETMENLERİN MAAŞ ve ÖZLÜK HAKLARI, SÖZLEŞME ŞARTLARI ve UYGULAMA ŞEKİLLERİ, 7 eyalet arasında ÖNEMLİ FARKLILIKLAR ortaya çıkmıştır.
Federal Almanya`da Türkiye tarafından istihdam edilen toplam 463 öğretmenden 329`u Baden-Württemberg ve Bayern Eyaletlerinde toplanmıştır. Diğer 5 eyalette ise, Türkiye`den istihdam edilen öğretmen sayısı sadece toplam 134`tür.
BADEN-WÜRTTEMBERG EYALETİ `de, 1973`ten beri Türkçe Dersleri verilmektedir. Baden-Württemberg`teki STATÜ VE UYGULAMADA Türkçe dersleri, Alman Müfredat Programına alınmamış,Türkçe dersi notu, gerek Almanya, gerekse Türkiye tarafından resmen tanınmamaktadır. Dersler, genellikle öğleden sonraları, haftada 1-2 saat, değişik öğrenci yaş ve seviye gurubu öğrencilerinin, bir sınıfta toplanarak, „Birleştirilmiş Sınıflar“ tekniğinde, tamamen isteğe bağlı „KURS STATÜSÜ“ nde verilmektedir.
Bu statü günümüzde, velilerin gözünde ve paratikte değerini kaybetmiş bulunmaktadır. Çocuklarını istekli olarak Türkçe Kurslarına gönderen Türk velilerin ilgisi, sayısı ve ciddiyeti büyük zaafa uğramış bulunmaktadır.
Kısaca, günümüzde İLGİ VE BU KURSLARA DEVAM konusu, kaygı verici durum ve sayılara gelmiş bulunmaktadır. Şöyle ki; Baden-Württemberg`teki yaklaşık 380.000 Türk kökenli göçmen nufusuna karşılık, Türkçe Kurslarına devam eden çocuklarımızın sayısı, resmi rakamlara göre, 32.122 `dir. (Württemberg`te yaklaşık 20.000, Baden`de ise 12.000). Ancak verilen bu resmi rakamların gerçeği yansıtmadığı, bu rakamın aslında, kurs başına en az 12 öğrenci sayısının istatistiklere bildirilmesi zorunluğu nedeniyle, gerçek sayının en fazla 15-17.000 cıvarında olduğu tahmin edilmektedir.
Baden-Württemberg Eyaleti`ndeki tüm ilk ve orta dereceli okullarda, Alman vatandaşı olanlar hariç, Türk kökenli göçmen öğrencilerin toplamı 54.375 `tir. Buna göre KURS STATÜSÜNDEKİ TÜRKÇE DERSLERİNE KATILIM ORANI hesaplandığında, kurslara katılım oranı yaklaşık % 22 `dir. Bu durumda Türk kökenli öğrencilerimizin yaklaşık % 80 `i hiçbir şekilde Türkçe dersi alamamaktadır.
(Kaynak: Landtag von Baden-Württemberg, 14.Wahlperiode; Antrag der Abg. Günter Kaufmann u.a.SPD und Stellungnahme des Ministerium für Kultus,Jugend und Sport : Muttersprachlicher Zusatzunterricht in Baden-Württemberg- Drucksache 14/512, 25.10.2006. Ayrıca Statistisches Landesamt Baden-Württemberg 2009: www..migazin.de/2009/03/05/Baden-Württemberg).
Türkçe Derslerinin gelecekte çocuklarımızın yaşayacağı kimlik, eğitim, kültür ve uyum sorunları açısından, hatta Alman eğitim sistemindeki genel başarısı bakımından olan ÖNEMİ konusunda velilerimizdeki bilinç, maalesef istenen düzeyden çok uzaktır. Bugün için TÜRKÇE DERSLERİNE İLGİ , KATILIM VE DEVAM konusu, öğretmenimizin ve velilerimizin en büyük sorunu haline gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Baden-Württemberg Eyaleti`nde, Kuzey Westfalya ve Hessen Eyaletlerinde olduğu gibi, TÜRKÇE DERSLERİNİN ALMAN MÜFREDAT PROGRAMINA ALINARAK , DEĞERİNİN UYGULAMADA YÜKSELTİLMESİ, NOTUNUN, SINIF GEÇME VE NOT ORTALAMASINA RESMEN SAYILMASI, kısaca bu ANAYASAL HAKKIN KANUNLARLA GÜVENCE ALTINA ALINMASI DURUMUNDA, ÖNEMİNİN KAVRANACAĞI, ayrıca çok dilli eğitimin önemli bir avantaj sağladığı bilincinin gelişeceği, dolayisiyle katılımın da zamanla hızla artacağı açıktır.
BAYERN EYALETİ `de, çocuklarımızın başından beri, „Hazırlık Sınıfları“ adı altında Almanca öğrenmeleri gerekçesi ile normal Alman sınıflarından (Alman Regel Klasse`lerden) tecrit edilmeleri pedagojik değerden ve samimiyetten uzak bir uygulama olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu hazırlık sınıflarındaki kalış sürelerinin, en fazla 2 sene olması gerekirken, Bayern`de bu süre, indirek zorunlu uygulamasıyla 7 seneye kadar uzatılmıştır.
Bu statüdeki “ Türk Sınıfları“ , uygulamada adeta Türk öğrencilerin Alman öğrencilerden ayrı tutulduğu „Getto Sınıflar“ halinde son 2 seneye kadar mevcudiyetini sürdürmüştür.
Bayern Eyalet hükümeti, bu sınıfları kurarken ve Türkiye`den öğretmen getirtip istihdam ederken, önce “Misafir“, daha sonra „Yabancı“ olarak tanımlanan biz göçmenlerin „Ülkelerine Geriye Dönüş“lerinde çocuklarının Türkiye`de uyum zorlukları yaşamaması ve Türk çocuklarının Alman sınıflarındaki başarılarını olumsuz yönde etkilememesi maksadıyla hareket etmıştir. Türkiye ise devlet olarak, bu sınıflara „Müfredat Programı“ hazırlamış, Türkiye`den istihdam edilecek öğretmenlerimiz ise, Bayern Eyaleti`nde görev almak için adeda YARIŞMIŞTIR. Bunun en büyük nedeni, Bayern EyaletI`nin Türkiye`den istihdam edilen öğretmenlere dolgun maaş vermesi yanında, her türlü sosyal haklarını vermesi, ayrıca 5 yıllık geçici görev sonunda, birikmiş emeklilik kesintilerini Türkiye`ye dönerken toptan vermesi idi. Bu tür ekonomik çıkarlar, Bavyera`daki STATÜYÜ Türkiye`den değerlendirme açısından, bilerek veya bilmeyerek, Almanya`daki „EN DOSTANE (!) UYGULAMA“ olarak yıllarca kabul görmüştür.
Son olarak, 1-2 yıldan beri göçmenlerin artık ülkelerine dönmeyecekleri kesinleştiği, Türkçeye ihtiyaç kalmadığı gerekçesi ile Türkiye`den atanmış tüm öğretmenlerimizin anlaşmaları iptal edilmiş, yeni tayin yapılmayacağı resmen bildirilmiştir.
Buradaki yeni (!) uygulamaya gelince; artık Türk öğretmenlerin maaş ve özlük haklarının Türkiye`den karşılanacağı, Türkçe Derslerinin de Baden-Württemberg Eyaleti`nde olduğu gibi „KURS STATÜSÜ“ nde verilmeye devam edilmek üzere, Bavyera Eyalet Hükümeti ile Türkiye arasında yeni bir anlaşma yapılmış bulunmaktadır.
(Kaynak: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Genel ve İstatistik Bilgiler, Federal Almanya`da; Yabancı Öğrencilerin Eğitimdeki Başarı Durumları, Eyalet ve Federal Istatistik Daireleri bilgileri, IGLO ve PİSA Araştırmaları).
KUZEY REN- WETFALYA ve HESSEN Eyaletleri, Türkçe Derslerininin statüsünün Federal Almanya`da ilk defa ciddi pedagojik konuma ulaşması yönünde adım atan öncü eyaletler olmuştur. Türkçe Dersleri bu 2 eyalette, „Seçmeli ve Zorunlu“ ders olarak Alman Müfredat Programına alınmış, notu da ortalamaya resmen sayılmıştır. (Kaynak: www.schulministerium.nrw.de ; Sprachförderung: Hessen; www.bildungsserver.de).
Alman politikası, gerek federal, gerekse ayalet hükümetleri bazında 49 yıldan beri „Almanya bir göçmen ülkesi değildir“ ortak siyasetini uygulamıştır. Ancak 4-5 yıldan beri gerçekçi siyasete dönülmeye başlanmış bulunmaktadır. Ancak, siyasi iktidarların bizlerle ilgili elli yıla yakın almış oldukları hatalı kararların sonucu olarak, başta eğitim olmak üzere, uyum, ekonomik ve sosyal hayatımızda büyük mağduriyetler ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bir yandan, yapılmış olan bu büyük hataların sonuçları zaman kavramı dikkate alınmadan, birdenbire ve jet hızıyla resmen „Göçmen“ (Immigrant) statüsüne kondurulurken, diğer yandan da bizlerden tek taraflı ve hemen„Integration“ (Uyum) istenmektedir.
Ayrıca uyumun gerçekleşmemiş olmasından da en önemli hatanın özellikle Türk kökenli göçmenlerde olduğu, gerek siyasi çevrelerde, gerekse Alman kamuoyunda dile getirilmektedir. Entegrasyon kavramına gelince; Alman siyasi iradesi, „uyum“ u resmen asimilasyon olarak algıladığını açıkça ifade etmeye başlamıştır.
(Kaynak : 29 Mart 2007 tarihli Hürriyet Gazetesi Haberi: CDU`lu Federal Meclis İçişleri Komisyonu üyesi Kristina Köhler, „İslam ve Uyum“ un tartışıldığı toplantıda “İnsan temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda en iyi uyum asimilasyondur. Asimile olmadan uyum olmaz.”, dedi.).
EĞİTİM, UYUM ve KÜLTÜR konularında önde gelen sivil toplum örgütümüz olan BUND-BIK `in aktüel gelişmeleri hassasiyetle takip ettiğini kamuoyuna duyurmak istiyoruz. „Türk Öğretmenlerinin istihdamı“ ve „Türkçe Derslerinin Geleceği“ konularındaki son aktüel gelişmeleri, BUND-BIK olarak yukarıda belirtilen gerçeklerin tespitini yaparken, birliğimizin yakın gelecekte bizler için hayati önem taşıyan EĞİTİM, ENTEGRAYSYON ve KÜLTÜR konularında yapacağı şeffaf, çok yönlü etkinlik, çalışma ve hazırlıklar içinde olduğumuzu kamuoyuna duyurmak istiyoruz:
Federal Almanya`nın 49 yıllık İkinci Dünya Savaşı sonrası „İşçi Göçü“ tarihçesinde, 7 eyalette uygulana gelen „Türkçe Dersleri“ ile ilgili „Kültürel Sözleşme ve Anlaşmalar“, „Misafir İşçiler, bir gün ülkelerine geri dönecekler!..“ bilimsel gerçeklere aykırı bir siyasi varsayıma göre yapılmıştır. ( Kaynak: Avrupa Birliği Komisyonu`nun 25 Haziran 1977 tarih ve 486 tarihli „Ana Dil Dersleri“ ile ilgili kararı; Madde 1: ……Diğer yandan, birliğe üye ülkelerin, köken ülke ile işbirliği yaparak; sözkonusu çocukları, kendi ülkelerine dönüşlerinde ortaya çıkabilecek uyum sorunlarını bertaraf etmek üzere, anadilleri ve ülkeleri hakkında genel bilgiler öğrenimi konusunda teşvik etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, Madde 3: ……Alman hükümeti köken ülke Türkiye ile din dersleri de dahil, anadil dersleri konusunda işbirliği yapmak ve bu dersleri teşvik etmek zorundadır….).
Yukarıda belirtilen anlaşmalara göre var olan „Yabancı İşçiler“ in konumu, geçen 49 yıllık süre içinde, ister istemez tamamen değişmiş, „GÖÇMEN STATÜSÜ“ ne ulaşmış bulunmaktadır. Yapılmış bulunan bu sözleşme ve anlaşmalar, aslında pratikte ve hukuken anlam ve geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık halen Federal Almanya`da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk kökenli göçmenin, göçmenlik statüsü ile anayasal azınlık haklarımız doğmuş bulunmaktadır. (Kaynak: Alman Anayasası, Madde 6: …..“Çocukların bakımı ve eğitimi, velilerin doğal haklarıdır.).
BUND-BIK, özellikle eğitim, uyum ve kültür gibi hayati haklarımızın kazanılması ve kanunlarla güvence altına alınması yönünde demokratik bir mücadele veren önemli bir sivil toplum örgütümüzdür.
BUND-BIK olarak, başta anadilimiz Türkçe`nin resmi bir dil olarak „Seçmeli-Zorunlu“ STATÜYE kavuşması, böylece Alman Eğitim Sisteminin tabii bir parçası olmasını, diğer yandan da çocuklarımızın Alman Eğitim Sistemindeki mağdur edilmiş, çok kötü durumunun hızla iyileştirilmesini ve diğer anayasal azınlık haklarımızın da kanunlarla güvence altına alınmasını talep ediyoruz.
Bu amaçla, EYALET VE FEDERAL DÜZEYDEKI TÜM TÜRK KÖKENLİ GÖÇMEN DERNEK, FEDERASYON VE BİRLİKLERİMİZİ, öncelikle EĞİTİM, ENTEGRASYON ve KÜLTÜR konularında DAYANIŞMA İÇİNDE olmaya çağırıyoruz.
Anavatanımız Türkiye`de, geçen 49 yıl zaman içinde, başta Federal Almanya olmak üzere, biz yurtdışı Türkler`le ilgili, bilimsel verilere dayanan, geleceği gören, standart konuma getirilmiş, temel ilkeleri olan bir „DEVLET POLİTİKASI“ maalesef oluşmamıştır. Bunun yerine sık sık değişen „Hükümetler Yurtdışı Politikaları“ ı ile bu güne gelinmiştir.
BUND-BIK olarak, Almanya`da var olan ve gelecekte de var olacak Türk kökenli göçmenlerle ilgili, özellikle eğitim, uyum ve kültür gibi hayati sorunlarımızın çözümünde, bizlere destek ve güvence verecek, bilimsel verilere dayalı, geniş bilgiye ve birikime sahip uzmanların katılımı ile vakit geçirilmeden Türkiye`de bir „YURTDIŞI TÜRK GÖÇMENLERİ DEVLET POLİTİKASI“ nin oluşturulmasını talep ediyoruz.
Bu konuyla ilgili hazırlık döneminde, ilgili tüm sivil toplum örgütlerinin, pedagogların, bilim adamlarının görüş ve önerilerine ve halka açık ve şeffaf olmasını, demokratik olmasını talep ediyoruz.
Daha önce duyurduğumuz, ancak teknik nedenlerle yapamadığımız „BUND-BIK KURULUŞ KOKTEYLİ“mizi, 9 Ekim 2009, saat 17. 00`de, „Literaturhaus Stuttgart, Bosch-Areal, Breitscheidstr. 4, 70174 Stuttgart“ adresinde, üye derneklerimizin başkanları, Türk ve Alman siyasetçileri, pedagoglar, dernek ve federasyon başkanları, sendika temsilcileri, dini kurum temsilcileri ve iş adamlarının katılımı ile yapılacaktır.
Kuruluş kokteyli ile birlikte, şimdiye kadar yapılmış „Kültür Anlaşmaları“, Türk ve Alman uzman ve deneyimli pedogogların ve siyasilerin görüşleri, yapılan en son bilimsel araştırma ve istatitistik bilgileri içeren ikinci Memorandumumuzu o tarihlerde yapılacak basın toplantımızla birlikte yayınlayacağımızı duyururuz.
Ayrıca, 2 seneden beri eğitim konusunda yürüttüğümüz çalışmalarımızın yazılı kaynaklarını, gelinen noktaları, ETKİNLİK ve TEPKİLERİN tümünü içeren; Baden-Württemberg Eyaleti ve Almanya çapında, son 2 sene içinde kamuoyu ile paylaşılmış, tüm görüş ve yorumları biraraya getiren, bizlerin geleceğe dönük AZINLIK HAKLARIMIZ konusunda taleplerimizi dile getiren ve çalışmalarımız hakkında geniş bilgiler veren, yaklaşık 150 sayfalık
„BUND-BIK KİTABI“ mızı kamuoyuna, ilgili Türk ve Alman çevrelerine Türkçe ve Almanca olarak sunacağımızı duyururuz.
Türkçe Derslerinin geleceğinin, eyaletler bazında değişik uygulamalar içindeki keyfi „Kurs Statüsü“ ve benzeri pedagojik ciddiyetten uzak uygulamalar devam ettiği sürece, Almanya çapında yeni oluşmaya başlayan göçmen politikaları süreci ile birlikte, Türkçe Derslerinin tamamen ortadan kaldırılması tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu BUND-BIK olarak, kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Türkçe Derslerinin „Raststadt“ belediyesinin hiçbir Alman okulunda Türkçe Dersi için yer vermemesi yakın olayı; ayrıca Berlin`deki bir okulda tenefüsslerde bile Türkçe konuşulmasının yasaklanması olayı, şimdi de Türk öğretmenlerinin çalışma sözleşmelerinin iptal edilmesi yaklaşımları, bu tür düşünce ve siyasetin Almanya`daki ilk belirgin sinyalleri olduğunu açıktır.
Yukarıda sayılan nedenlerle, Türkçe Derslerinin artık Alman Müfredat Programına resmen alınmasını, „Seçmeli-Zorunlu“ statüde, anayasal hak olarak, kanunlarla güvence altına alınmasını talep ediyoruz.
BUND-BIK olarak, GELECEĞİMİZLE İLGİLİ EN ÖNEMLİ ÜÇ HAYATİ KONU OLAN EĞİTİM, UYUM ve KÜLTÜR KONULARINDA, TÜRK KÖKENLİ TÜM DERNEKLERİMİZİ BUND-BIK` le DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAYA, ETKİN VE DEMOKRATİK BİR YAPTIRIM GÜCÜ“ oluşturmak üzere birlik olmaya, tüm göçmen kardeşlerimizi davet ediyoruz. Ancak bu yolla çözümlere ulaşacağımıza inanıyoruz.
Gelecekte tüm Eyaletlerde, „Seçmeli-Zorunlu“ statüye ulaştırılacak olan Türkçe Derslerinin, yeni şartlar gereği, yerel öğretmenlerin istihdam edilmesi yanında, ihtiyaca göre Türkiye`den de Türk öğretmenlerinin getirilerek istihdam edilmesine devam edilmesini talep ediyoruz. Bunun için Alman Eyalet Hükümetleri ile Türkiye arasında, yeni şartlara ve azınlık haklarımıza uygun, yeni anlaşmalar imzalanmalı, istihdam edilen öğretmenlerin çalışma süreleri, kesinlikle 4-5 yılla kısıtlanmamalı, çalışma sürelerinin tespitinde başarı kriterleri sözleşmelerde esas alınmalıdır.
Ancak ÖĞRETMEN İSTİHDAMI KONUSUNDAKİ BU TEDBİRLER, ÖNÜMÜZDEKİ 10-15 yıllık bir GEÇİŞ DÖNEMİ İÇİN kaçınılmaz tedbirlerdir.
Geleceğe dönük, köklü ve kalıcı çözüm, Almanya`daki tüm eyaletlerde, gerek Federal Almanya, gerekse Avrupa Birliği, gerekse biz Türk kökenli göçmenlerin çıkarlarına uygun olarak, çok dilli eğitimin sosyal, kültürel ve ekonomik avantajlarını dikkate alan, Türkçe Dersinin ALMAN MÜFREDAT PROGRAMINA dahil edilerek, kanunlarla güvence altına alınmasını, üniversitelerde „TÜRKÇE ÖĞRENİ M KÜRSÜLERİ“ açılmasını, tüm öğretmen okullarında (Pedagigische Hochschule`lerde) „TÜRKÇE DERSİ ÖĞENİM DALININ“ kurulmasını, çocuklarımız ve gençlerimize öğretmen olma imkânı verilmesini ve Türkçe Dersleri branj öğretmeni olarak gelecekte istihdam edilmelerini talep ediyoruz.
Bunun için, gerekli olacak araç-gereç, donanım v.s. gibi tüm STRUKTUREL YAPILANMA ve GEREKLİ maddi gider ve YATIRIMLARIN EYALET HÜKÜMETLERİ tarafından KARŞILANMASINI anayasal bir hak olarak talep ediyoruz.
Azınlık haklarımızın kazanılması mücadelemizde, Württemberg Türk Okul Aile Birlikleri Dernekleri Fedrasyonu`nun başlatmış olduğu imza kampanyasını BUND-BIK olarak destekliyoruz.
Ancak bu faaliyet, yapılan haksızlığa karşı demokratik, fakat daha çok duygusal bir tepki olduğunu düşünüyoruz. Daha etkili olmak üzere, göçmenlik statü bilinciyle hareket ederek, PROFESYONEL BİR YAKLAŞIMLA, DAHA CİDDİ, HUKUKİ ve DEMOKRATİK bir yapılanma ile yapılacak hukuk mücadelesi ile, ayrıca anavatanımız Türkiye`nin de bizlere vereceği her türlü manevi destekle haklarımıza kavuşacağımıza inanıyoruz.
Eksik bir nokta kalmamış.
Zihin açıcı.
Emeğinize sağlık.