İlk Maaş

Terhanların ailesi Karabağ’dan mülteci düştükten sonra artık 18 yıl olurdu ki , Bakü’deki ” mülteci sığınaklarından ” birinde yerleşmişler . Terhan ailenin tek çocuğu idi . Babası Karabağ savaşında yaralandı özürlü olsa da , savaşta yer almasını doğrulayan belgeleri toplamayı bilmediği için , burs almıyordu . Sağ bacağından aksadığı için hiçbir yerde işe düzelebilir bilmiyordu . Tek gelir yeri – şehirden ” kul pazarı ” ndan birinde durup , birilerinin kişisel tasarufatında , herhangi usta yanında güne paralı çalışması idi . Annesi ise mülteci okulunda hademe olarak çalışıyordu . Güzel ve şifalı doğadan , kaygısız geçim bu tür çıkılmaz duruma düşmek , buna ayak uydurmak kolay olmadı . Çoğu bedenen , birçokları ise manen yok olmuştu , bu dayanılmaz hayattan . Terhanın ailesi de bu zorluklara göğüs germeye çalışıyordu .

Terhan 10. sınıfa geldiğinde da yüksek okula hazırlanma vakti idi . Ancak yaşıtlarından farklı olarak onun imkanı olmadığı için kendisi hazırlaşmağı karara aldı . ( Aslında hazırlığa gitmek isteseydi , ebeveynleri nereden olursa , tapasıydılar hazırlık parasını , hatta dilenmek bile olsa … ) O , gecesini – gündüzüne kattı ve yüksek puanla universite kazandı . Aynı gün onların evinde ilk kez idi ki , bu kadar sevinç oluyordu .

Terhan derse gidip geliyordu . Evden ona her gün yol parası veriliyordu . Metroya kadar güzergahtan gitmeliydi . Terhan birkaç kilometrelik bu yolu yaya gider , marsurut vereceği parayı toplardı . O bu karara C.Londonun ” Hayat aşkı ” eserini okuduktan sonra gelmişti … Terhan o kadar ihtiyaç içerisinde büyümüştü ki , her şeye tasarruf ediyordu . Sabah erkenden evden çıkmamış yavan ekmekle de olsa , kendini doyururdu ki , onun çocuklarla kantine düşecek parası yoktu . Artık 2. kursta okuyordu , o kantinin yüzünü bir kez görmüştü . O da kı kız grup arkadaşları onu kantine döner almaya göndermişlerdi … Kızlara bufeti tanımadığını söylemeye utandı . Parayı alıp aşağı kata düştü . Yukarı çıkan çocuklardan utanarak sordu : ” Affedersiniz, kantin nerede ? ”

Terhanın sorduğu kız ” aşağıda , sağ tarafta ” söyleyip gülümsedi yanındaki çocuklara baktı .

Başka bir kız : Sen de neye gülüyorsun , ne oluyor ki , belki birinci kurs ? Tanımıyor da , burda komik ne var ?

- Ne 1. kurs , amcamın oğlunun grup arkadaşıdır , 2. kursdular . Çok çekingen oğlan , bizi görüp kendin kaybetti , sormaya söz bulmadı ( gülüşe – gülüşe yukarı kalktılar ) . Bu sözleri duyan Terhan çok kötü olmuştu . Kalbinde deyinmişdi : ” oysa, kimin – kimden ne haberi ? ? ? ” Bugün annesinin doğum günüydü . Terhan bu iki yılda topladığı yol parasına öyle de pahalıya olmayan altın küpe almıştı annesine … ( Başka şey de alabilirdi . Fakat Göçmenlik döneminde annesinin ziynet eşyalarını satıp ihtiyaçlarını ödemişlerdi , zor anlarda ) .

Akşam elinde pasta eve geldiğinde doğum gününü unutmuş annesi çok sevinmişti .

Kısmetden babasının da bugün geliri iyi olmuştu . O , eve et ve sebze almıştı . Aile fakir sofrasının etrafında bir anlık sıkıntılardan , hayatın dertlerinden uzaklaşmışlardı .

Annesi sevinç eşine oğlunun ona küpe aldığını ve hangi parayla aldığını güler yüzü ve sevinçten yaşarmış gözleri ile anlatırdı .

Annesi Terhana dedi ki , bu küpeleri saklayıp senin sevgiline vereceğim ey oğul , ” Inşallah okulu bitiyor , askerlikten sonra evlen , biz de ölmemiş torunumuzu kucağımıza alalım ” .

Bu zaman babası müdahale etmişti . Yok , Terhan , annenin hisleri bu tür konuşmasını neden oluyor . Okulu bitir , askerliği sağ salim sona vur , kendine bir iş bul , kendi ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanıp , kendisine ortam kurduktan sonra evlen . Zaten ihtiyaç içerisinde yaşıyorsun , nasıl reva bilirsin ki , sevdiğin kadın da seninle sürünsün , eğer kalbinden geçenleri kadınına verebilir bilmeğeceksense , acı çekeceksin .

Nitekim , ben her gün anan iş için evden çıktığında , ona istediğim bir şeyi alamadığında vicdan azabı çekiyorum .

Bu zaman eşi kocasının ve oğlunun elini tuttu : ” Öyle hemen ? Sen Menimcun her ortamı yaratmışdın . Allah Ermeni’ye lanet etsin , aldı elimizden . Şimdi ise yine mutluyum , bana bir oğul hediye etmişsin , en önemlisi canınız sağ olsun , bu yeter “. ( Belki de bu aileyi bu tür şartlara , ihtiyaç içerisinde yaşamaya katlanmasına neden bu tür hoşgörü , saygı ve aile saadeti idi )

Terhan bir gün okuldan döndüğünde kapılarında ambulans arabası görünce dünya başına yıkılmıştı . Ne kadar çalışıp eve doğru kaçmak istese de korkudan ve heyecandan bacakları tutulmuştu . Her nasılsa evin kapısından içeri girdi . Beyaz elbiseli iki hemşireyi , doktoru , tedirginlik içerisinde olan annesini , kanepeye uzanmış babasını görünce şaşırdı ne yapsın . Bağırıp babasını sarıp ağlamak , ne olduğunu sormak istedi , fakat rengi ağarmış , dili – dudağı kurumuş , güçten düşmüştü . Yavaşça babasının ayak tarafından oturup , aşağı sesle ” Baba , ne oldu sana ? ” . Doktor çocuğun kötü durumda olduğunu duyup rahatsız olma , evladım , vallahi , babana hiçbir şey olmayacak , sadece , ağır şey alıp , beli travma alıp, bir de yaralı ayağına güç düşdüğü için bile ağrı verdi. 1 aya yakın dinlenirse hiçbir şeyi kalmayacak , ancak şimdilik ayağa kalkmasın , kalkarken ise dikkatli olsun . Ana yavru sevinse de , babanın kaygısı bire beş arttı . Çünkü o işlemezse ailesi biraz ucretden de yoksun olacaktı …

Annesi aldığı maaşı – 70 lireni babasının ilacına verdi . Artık evde sıkıntılar artıyor , zaten zor olan geçim , daha da zorlaşıyordu …

Bir kaç gün olurdu ki , Terhan eve geç saatlerde geliyordu . ( Sabah erkenden evden çıkıyor gece 1′de 2′de dönüyordu ) . Babası rahatsız olup söylense de annesi ” Sen Allah , çarpma , belki evdeki sıkıntılardan biraz da olsa uzaklaşmak için grup arkadaşları ile vakit geçiriyor ” . Bundan sonra babası annesine hak kazandırmıştır . Daha bir kelime söylememişti …

Bir gün eve telefon geldi …

- Alo selam hala , Terhan evde mi ?
- Yok , yavrum okula gidip , kimsin ?
- Grup arkadaşıdır . Çünkü Terhan 4 gün hemen derse gelmiyor , biz de çok rahatsız olduk ki , belki bir şeyler sorun var , hastalanıp ?

Annesi söylemeye söz bulmadı , adeta beli kırıldı . Desteği asıp , divanda oturarak dizlerini sardı . Kalbinden bir şey geçiyordu “Terhan nereye gider ki , ebeveynlerinden gizlesin ? Hiç o bize yalan söylemeyip , aldatmayıb . Acaba evladımın başında ne var? ”

Babası bu gün yataktan kalkıp küçük adımlarla el – yüzünü yıkamaya gitmişti : İçeri girip eşini bu durumda görünce o da donup kalmış , bir azdan dili söz tutup sebebini sormuş : ” Söyle bakalım , ne olmuş sana , kalbimi partlatma , zavallın gelsin ” . Deminden konuşmamaya inat eden anne bu sözlerden sonra her şeyi kocasına konuşmuştu …

Gece saat 3′e işlemiş evin kapısı açıldı . İçeri yavaşça dahil olan Terhan ışığın yandığını , anne-babasının henüz yatmadığını gördü . Defter kitabı masanın üstüne atıp « İyi akşamlar , neden uyumadınız ? » Diye sordu .

Babası kızgın şekilde : – Haberin varsa , akşam değil , sabah açılır , saatten hali misin ? ? ? Neden derse getmiyorsun , bu ne harekettir Terhan ? Babası sinirlerini toplamayı bilmiyor karşısında başaşağı durmuş Terhana bir tokat vurdu . Annesi sık araya girip : – Yeter tek bu yoktu . Allah aşkına kurtarın diyerek ağlamıştı . Terhan yüzünü tutup öteki odaya geçti . Yaptığı hareketten ve oğlunun eylemlerinden çok kötü olan baba sabaha gibi uyuyamadı : ” Belki vurmayaydım , oturup sohbet edip , derdini öğrenerdim , oysa ona hangi hoş günü yaşatmıştım ki , hala vuruyorum da ” diye fikirler sabahdan başından çıkmadı …

Sabah erkenden işe hazırlanan annesi kahvaltı için odaya geçip Terhanı uyandırmaya gitti …

Birazdan elinde kağıt ağalya ağlaya kocasının üzerine döndü kadın : Bak , bak ne yazdı? Sen de nedenini sormadan itham ettin yavrumu . Allah sana şükürler olsun , kötü görüşlerimiz yalan oldu . Mektubu kadın kocasına verdi , al oku !

Aziz ve doğmalarım olan babam ve annem , beni affedin ! Durumumuzun geçen gün ağırlaştığını , dolanışığımızın kötüleştiğini görüp , okulda akşam kursuna yazıldım ( Bundan grup çocuklarının da haberi yoktu . Size de deseydim izin vermezdiniz ) . Gündüzler çalışıyor , akşam saat 8 den sonra derse gidiyorum . Onun için eve geç geliyorum . Sizden habersiz iş tutduğumçun bir daha özür diliyorum . Bu da benim ilk maaşımdır . ( Mektubun arasında 30 lira para vardı )

Nemet Tahir

Yorum Yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.