Enes Kaya ile “sinemasal” söyleşisi!

gorsellerGeçtiğimiz günlerde müthiş bir projeden haberdar oldum. “Sinema Artık Köylerde” sloganı eşliğinde  gerçekleşecek bir film festivaliydi bu. Güneydoğu Anadolu’nun altı şehrinde hayat bulacak Sinemasal ismini taşıyan bir festival!

17 Haziran tarihinde, yurt dışından katılımcılara İstanbul’u tanıtmak üzere düzenlenmiş bir gezi ile başlayacak Sinemasal. 19 Haziran’da Avrupa’dan altı ülkeden katılımcılarla birlikte, sırasıyla Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin illerine gitmek üzere bir yolculuk başlayacak ve bu masal 1 Temmuz’a kadar sürecek.

Merak ettim ve projenin yaratıcısı Enes Kaya’ya sordum:

-Böyle güzel bir projeye imza atmaya ne zaman karar verdiniz ve neden Güneydoğu Anadolu?

Yüzünde yorgun ama gururlu ve huzurlu bir ifadeyle cevap verdi:

-2007 yılından bu yana aktif olarak sinema, dizi ve reklam sektöründe yapım biriminde çalışmalarımı sürdürmekteyim. Bu süreçte Türkiye’nin 41 iline ve yüzlerce köyüne gitme fırsatı buldum. Sonra fark ettim ki çekim sürecinde, bizlere gönülden destek olan köy halkına filmlerimiz ulaşmıyor. Ben de sinemayı köylere götürmeye karar verdim. AB Bakanlığı Ulusal Ajans’ın desteği ile yıllardır planladığım projemi bir festival haline getirdim.

Bir soru yetmedi tabii ardından şu soruyu sorarken buluverdim kendimi:

-Sinemaya aşık bir çift göze bakıyorum şu an. Bu aşk ne zaman başladı?

-Eğitimimden dolayı gittiğim Denizli’nin caddelerinde bir başıma yürüyordum. Bir film afişinin önünde duruverdim nedensizce. Önceden planlamışçasına pasaja girip gişeye yöneldim ve ‘bir öğrenci’ dedim. O bilet, bir film izlemek için aldığım ilk biletti. Sonra salona girip, en arka sırada rastgele bir koltuğa oturdum. Bir süre sonra salon yoğun bir ışıkla aydınlandı. Büyülü bir sesti o film makinesinin çalışırken çıkarttığı. O günden sonra en yakın dostum olmuştu film makinesi. Filmi izlerken hangi karakteri benimsiyorsam o oluyordum; bazen kahraman, bazen aşık, bazen de bir hayalet. Yıllar geçtikçe içimde büyüyen duyguları keşfe çıktım. Benliğimin çözülüşüyle, yaşama ve etrafta olanlara bakış açımı değiştirdim. Bir yerden sonra mutlu olduğumu hissettim. Filmin yaşattığı duyguları, insanların bakış açılarını ve olaylarla başa çıkışlarını, birçok şehirde ve salonda defalarca izledim. Sonra fark ettim ki zamanın ve mekânın yitmeye başladığı bir yerde; insan kendini buluyor, birini veya bir şeyi bekler gibi bir hal alıyor. Filmi izlerken film değişmeye başlıyor.

Söyledikleri beni epey heyecanlandırdı.

-Şimdi de, henüz öğrenciyken tesadüfen keşfettiğiniz o büyüyü alıp, Türkiye’nin bir ucuna gidecek ve filmin yaşattığı duyguları, birçok çocuğun keşfetmesini sağlayacaksınız, dedim.

Bu kez de benim söylediklerim onu çok heyecanlandırdı  ve gözleri parlayarak:

-Evet, dedi.

Sinemasal için artık geri sayım başladı.  İnanıyorum ki bu festival ile yedinci sanat minik bedenlerin kanına karışacak, sinema perdesine yansıyan ışık onların karanlık günlerinin ışığı olacak. Belki de aralarından geleceğin sinemacıları çıkacak ve bunun için ilk tohum bu festival ile atılmış olacak.

Gözlerimizi kapatıp hayal kuralım mı şimdi? Bir de bakmışız yıllar sonra bir gün bu çocuklardan biri büyüyüp kırmızı halıdan geçmiş ve ödülü kaldırırken ona ilham olan sinemasal ekibine teşekkür etmiş. Kim bilir?

 

Özlem YILDIRIM

Yorum Yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.