Batman ve Gezi Parkı’ndan yükselen devrimci ütopya

gezi parki ve kara sovalye yukseliyor2005 öncesi Batman filmlerindeki teatral durağanlıktan kaçınan Christopher Nolan’ın  hızlı bir tempoyla ve gerçekçi bir bakış açısıyla çektiği Batman serisinde, devrimci kişilik ve fikirlere yaptığı öykünme dikkatlerden kaçmıyor. Nihayet serinin son filmi olan ve büyük ihtimalle ‘New York’u İşgal Et’ hareketinden esinlenen ‘Kara Şövalye’nin  Yükşelişi’nde Batman’ı statükonun adamı konumuna düşürüyor. Aşağıdaki sözler Nolan’ın kötü adamlarına ait:

‘Kötülüğe karşı nefret duyan ve gerçek adalete hizmet etmek isteyen bir insanın yolu; Gölgeler Birliği’nin yolu.’

‘Bir intikamcı sadece kendi tatmini için hareket eden bir insandır. Yok edilebilir ya da içeri tıkılabilir. Ancak kendini bir  insandan üstün biri durumuna getirip bir ideale bağlanırsan ve seni durduramazlarsa o zaman bambaşka bir şey olursun.’

‘Adalet uyumla ilgilidir. İntikam ise insanın kendini daha iyi hissetmesiyle.’

‘Çağlar ilerledikçe  silahlarımız daha da gelişti. Gotham’da yeni bir silah denedik; Ekonomi! Yeterince açlık yaratırsan herkes suçlu olur.’

Nolan’ın kötülüğünde bir iyimserlik hali seziliyor. Dinledikçe hak veriyorsunuz. Kötülük bu kadar güçlü ve haklı argümanlarla vurgulanınca elbette Batman ikinci planda kalmaktan kurtulamayacaktı.  Batman Başlıyor’da, Gölgeler Birliği’ne duyulan sempati Kara  Şövalye’de Joker’in yükselişiyle devam edip, serinin son filminde Bane karakteriyle zirve yapıyor. Öyle ki Bane ile karşı karşıya geldiği sahnelerde Batman maskeli balodan çıkmışcasına komik bir görüntü veriyor. Modern zaman  algısında Joker ve Bane fizyonomisi, çok gerilerde kalmış kostümlü bir kahramana göre daha kabullenilir duruyor. Bu durumun fark edildiği son Kızılmaske filminde kahraman, kostüm giymiyordu. Nolan’ın durumu doğru okuduğunu varsayarak  Batman’a bir daha kostüm giydirmeyeceğini veya Iron Man’inkine benzer şekilde parlak bir modifiyeden  geçireceğini söylemek kehanet olmasa gerek.

Bane’in borsayı  işgal sahnesi adeta New York’u İşgal Et’ hareketinin varabileceği son nokta.  Masum bir görünüm için Bane ve silahlı güçlerini  aradan çıkartmak yeterli. Metropollerde ekonomik sömürünün simgesi  kuleler toplumları cüceleştiriyor. Bu yüzden Batman gibi multimilyoner kahramanlar damlarda gezinirken devrimci fikirler daima lağımlardan doğuyor. Statükoya başkaldırı genelde buralardan başlar. Yeni lider ve fikirler buralardan filiz verir.Savaşlar genelde buralardan kazanılır. İlk Hristiyanlar katakomp denilen Roma lağımlarına çekilmişti. Bane’in burada güç toplamasına şaşmamalı.

İzledikten sonra filmin adının ironi olduğunu düşünüyorsunuz. Kara Şövalye’nin yükselmesi bir yana Nolan, Bane’e bir güzel dövdürdükten sonra Batman’ı yerin (kuyunun) dibine gömüyor. Bane, şiddeti yücelten modern bir Robin Hood ya da Spartaküs’e dönüşmek üzereyken filmin sonlarına doğru  Batman ite kaka kahraman koltuğuna tekrar oturuyor. Biber gazı maskesini hatırlatan görüntüsüyle çapulcuların devrimci söylemi o kadar cazip ki Nolan en sonunda aramıza duygusal mesafe koymamızı temin amacıyla radikal bir terör eylemiyle Bane ve ekibine Nükleer silah kullandırıyor. Böylece Batman’a (statükoya) taraf olmaya  mecbur ediliyorsunuz. Camide içki içtiler, seks yaptılar, türbanlı kadına saldırdılar gibi radikal yalanların da asıl gayesi kitlelerin statükoyu sahiplenmesini temin etmekti . Neticede New York’u işgal et hareketinin ilham kaynağı da Arap Baharı’ydı. Yani müslümanlar! Yani 11 Eylül! Yani kitle imha silahları!  Bu yüzden güçlü sermayeye sahip Büyük Ortadoğu Projesi kule tepelerinde gezinenlerin kahramanı oldu.  Iron Man’in, ABD silah sanayi ürünü olarak bu süreçte yükselmesi oldukça manidar. İcadı bile müslüman bir gurubun esareti altında gerçekleşmişti.

Gittikçe hız kazanan ve yayılan sosyal hareketlenmelere bakılırsa çok yakında Batman gibi sistemin muhafızı konumundaki kahramanların pabucu dama atılacak. Varlıklarını devam ettirmek istiyorlarsa  protestocu kalabalıklara karışmak zorunda kalacaklar. Tahrir’e inecek ,Gezi Parkı’na gelecekler. Aksi halde mutlak bir tarafgir kitlesi yaratmak amacıyla yönetmenler tercihlerini, daha az şiddet yanlısı Bane gibi tiplemelerden  yana kullanmaya mecbur olacaklar. Sözgelimi  Türkiye’de  polis şiddetini alabildiğine yaşamış Gezi Parkı olaylarından sonra  artık polisle işbirliği yapan Batman karakterine tahammül edilebileceğini düşünemiyorum. Kapanması uzun sürecek yaralar açıldı. Yıkılması çok zor duvarlar örüldü. Artık kalabalıklar kendilerini kurtaracak Beyaz atlı prensini beklemiyor. Kendisi dev adımlar atmaya başladı ve ne mutlu ki bunu alışkanlık haline getirdi. Polis ışıldağının hizmetindeki  Batman yerine Facebook,Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarını  kendine kahraman eyledi.

Söyleme dayalı sahte özgürlükler, olması gereken özgürlüklerin üzerini kara bir bulut gibi örtmeye başlamış, ”Adalet  Mülkün Temelidir”deki mülk zimmete geçirilmişti. Mezhepsel aidiyet üzerinden inanç ve adam kayırmacılığı gözü dönmüş katiller türetmişti. Taksim’den bir çağrı var. Ama  ışıldağın çağrısı bu kez Batman’a değil, Gezi Parkı’ndan tüm dünyaya yayılıyor.

 

Kenan Böğürcü-07.07.2013

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.