The Cranberries “Roses”la geri döndü

Bekir Özgür Aybar

İrlandalı rock topluluğu The Cranberries’in yeni stüdyo albümü ‘Roses’, 27 Şubat’ta hemen hemen tüm dünyada eş zamanlı olarak yayınlandı. 11 yıl aranın ardından gelen bu çalışmanın, grup adına önemli bir dönüm noktası olduğunu söylemek zor değil. Bununla birlikte yeni albümden beklentiler de oldukça yüksek.

‘Roses’, The Cranberries için bir dönüm noktası; çünkü grup üyeleri kendilerini feshettiklerini açıkladıktan tam 7 yıl sonra tekrar birleşip bu albümü oluşturdular. Bu nokta oldukça önemli. Yani The Cranberries’in gelecekteki güzergahını belli edecek bir albüm ‘Roses’. Ya oluşturdukları bu yeni parçaların dinleyicideki yansımaları kendilerini tatmin edip, yeni çalışmalar için devam etme kararı alacaklar ya da 11 yıl aradan sonra çıkardıkları bu albüm onların son albümü olacak.

İki ihtimalli bu durumda, sonucun olumlu olacağına dair birçok belirti mevcut. Bunlardan ilki, grubun kadrosunun hiç değişmemesi. Bir rock grubu için, bu durum oldukça önemli. Kuruluşundan bu yana 20 yıl geçmiş olmasına, arada dağıldığını açıklamasına, kimi zaman grup elemanlarının arasında sert tartışmaların yaşanmasına rağmen The Cranberries’in kadrosu aynı kaldı. İşte, 11 yıl aranın ardından gelse de ‘Roses’ı, The Cranberries’in diskografisiyle bütünleyen ve şarkıların tamamını grubun külliyatına ekleyen unsurlardan birisi, bu durumdan kaynaklanıyor.

Diğer yandan, albümün kayıtları iki aşamalı  olarak Londra ve Toronto’da yapılmış. Şarkıların tamamının söz ve müzikleri, vokalist Dolores O’Riordan’a ait. Ama albümün, Dolores’in, The Cranberries nadastayken yayınladığı iki solo albümünden (2007 ‘Are You Listening’ – 2009 ‘No Baggage’) farklılıklar içerdiği de ortada. Bu nedenle şarkıların oluşumlarında tek imza sahibi olmasına rağmen ‘Roses’; Dolores’in üçüncü solo albümü değil, The Cranberries’in altıncı stüdyo albümü olmuş. Albümü dinlemeye başladığınız ilk parçadan, albümle aynı adı taşıyan son parçaya kadar “Bu albüm The Cranberries albümü” diyorsunuz. Bununla paralel olarak, topluluk; albüm tanıtımı için “Tomorrow” isimli parçaya çekilen ilk video klip çalışmasında da kendi geçmişine göndermeler yapıyor ve albümün kökleriyle bağlantısını anlatmaya gayret sarfediyor.

Söz konusu yeni albümden beklentilerin de oldukça büyük olduğunu belirtmiştim. Bu da, albümün 11 yıl aradan sonra gelmesinden ve grubun tekrar bir araya geldikten sonraki ilk çalışması olmasından ileri geliyor. Ama şunu rahatlıkla belirtmeliyim ki; parçaların tamamı ama tamamı oldukça başarılı ve beklentilerin altından kalkmasını bilmiş. Tüm The Cranberries parçalarında olduğu gibi Dolores’in vokali kutsanmak istenir halde ön planda. Elektro gitar, bas gitar, klavye ve bateri sololar vokalin birer yan unsuru halini almış ve çok sık kullanılmasalar da yaylılar hemen her şarkıda kendilerini belli ediyor. Kullanılan enstrümanların fazlalığı ses kalabalığı yaratmak şöyle dursun, albüme içsellik katıyor ve bununla beraber şarkılara işlevsellik de sağlıyor.

Roses’ın listelerde nerelere varacağı, satış rakamlarının ne kadar olacağı şu an için tahmin edilebilir değil. İlk iki tekliği yaklaşık üç aydır dinlenebilse de, henüz çok taze bir albüm ve piyasada yarattığı etki için biraz daha beklemekte yarar var. Ama şu bir gerçek ki The Cranberries; Birleşik Krallık‘ta ve İrlanda’da yılın en çok konuşulan rock gruplarından biri olacak. Umarım bu yeni albümleri, iki ihtimalli durumdan, grup için olumlu olan ihtimali gerçekleştirir ve The Cranberries; nadasa çekilmeden, yeni şarkılar, yeni albümler üretmeye devam eder.

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.