DİCLENİN SIRRI

FANTASTİK KURGU SENARYO
Senaryo: Akhan PELİKAN

Sahne 1: Akşam/ dış / sur üstü /çiseleyen yağmur/ şimşek çakar
Dış ses: Gök gürültüsü
Kehribar 33 lük tespih kopar. Bir tanesi
surlardan aşağıya düşerek, birkaç kez zıplar
8 yaşlarında erkek çocuğu, gözleri ile izler.
Tespih tanesi taş aralarından yağmur suyu gibi
kayarak yuvarlanmaya başlar. Çocuk peşinden
koşarak takip ederken, diğer çocuklar da onu izler.
Dış ses: Oynayan çocuk çığlıkları ve sesleri
1. Çocuk- bakın

Peşi sıra koşan çocuklar gülüyorlar.
1. çocuk dar sokağın hemen çıkışında yoğurt
kefesi taşıyan yaşlı adama çarpar. Adam yere
düşer yoğurt saçılır. Bir kedi gelerek
yavaşlayan tespih tanesini patisiyle iter.
Çocuk doğrulup bakar. Tüm çocuklar kaçışır

Sahne 2: Akşam / kuyumcu atölyesi
45 yaşarında bir usta, elinde pürmüz gümüş,
para işemekte.

Sahne 3: Gün / kapalı gök yüzü/ dış / surların üstü / yağmur
Adil surların üzerinden boş vadiye bakmakta
Suzi yaklaşıp adilin yanında durur. Adil sakince
Suzi’ye bakar. Suzi elleri ile Adil’ in boynundaki
tespih tanesine dokunur ve gülümser.
Suzi- Bunu kim verdi? Senin için anlamı nedir? Yoksa bir tıslı mı?
Adil- Ağabeyim bunun gökyüzünden düştüğünü söylerdi. Çocukken gök gürültüsünden korkardım. Bir gece bana bunu verdi. Beni kötülükten ve karanlıktan koruyacağını söyledi.
Dış ses- Gök gürler
Adil irkilir. Suzi ona sarılır. Dudaklarından aşağıya
Yağmur taneleri süzülür. Adil Suzi’yi öper. Islak
omuzlarından elbisesini sıyırır. Suzi Adil’in gözlerine
Bakar. Suzi’nin meme uçları sertleşir. Adil ıslak meme
ucuna dokunur. Yağmur hızlanır

Sahne 4: Gün / iç ev /
Korkmuş, ağlayan bir kadın. Hemen yanında sinmiş,
ürkmüş 4 çocuk. Kaba bir el kadına tokat atar.
Kadının eşarbı yere savrulur. Adam saçlarından
tutup yere doğru iter. Yere düşen kadının yüzüne
akan tavandan bir damla düşer. Dudağındaki kanı
boynuna doğru süzülür.

Sahne 5: Gün kapalı / gökyüzü yağmur/ dış / taş kilise
Kadın tahta dev kapıyı iter, içeri girer

Sahne 6: kilise iç/ tavandan damlayan bir su
Su tanesi yanan mumu söndürür. Mavi bir duman
tüter mumdan. Kadın aksak ayağını yere sürterek
İsa’nın heykeline yaklaşır.

Dış ses-gök gürler
Kilisenin mat renkli camları aydınlanır ve çatlar. Kadın
ürker ve titreyen ellerini göğe kaldırır. Hemen akabinde
Yere çöker, alnını taş zemine koyar.

Sahne 7: Gün / dış / kapalı gökyüzü
Ovanın ortasında siyah bir kayanın üzerinde kadın (Pire),
elinde ahşap bir asa. Yağmur taneleri çenesinden yer düşmekte.
Kadın gözlerini Kırklar Dağı’na dikmiş bakıyor. Kara bulutlar
toplanıyor. Endişeli. Şimşek çakar ve bastığı taş üç parça halinde
çatlar. Bakışlarını kalenin surlarına çevirir.

Sahne 8: Diyarbakır üstten görünüm

Sahne 9: Dicle Nehri
Toprak suyu çekemez haldedir. Hızla nehre doğru
akar ve yükselen Dicle Irmağı… Kabaran
Suların içinden beyaz elbiseli 23 erkek 17
Kadın yükselir. Beyaz başlıkları kızıla dönmeye başlar.
Hepsinin gözlerinden kanlı yaş akmaktadır.

Pire- Ağıtları yankılanır

40 eren aynı anda sese döner, yan yana
Dizilerek yürür. Yağmur durur. Hızla yakıcı
bir güneş oluşur.

Sahne 10: Gün / sur içi
Halk evlerinden ve dükkanlarından şaşkınca
ağır ağır dışarı çıkar. Kadınlar birbirlerine sokulur.
Hep bir ağızdan zılgıt çekerler.

Sahne 11: Gün / sur üstü
Adil ve Suzi yattıkları yerden kalkar, surun ucuna yaklaşıp,
aşağıda toplanan halka bakar şaşkınca. Aşağıdan bir çocuk
surun üzerindeki Adil’i ve Suzi’yi işaret ederek bağırır.
Çocuk- Bakın… bakın, oradalar.

Halk başını Suzi ve Adil’e çevirir. Yarı çıplak çifti görürler
ve lanet sözlerine başlar. Halk üzerilerine yürür.
Surların merdivenlerinden aşağıya inerlerken, bir
kemerin altından geçerler. Hızla bir karanlığa girer ve
çıkarlar.

Sahne 12: Aydınlık bir taş oda.
Şaşkınlıkla ikisi birden durur. Nefes nefesedirler.
Adil Suzi’ye bakar. Göğsü heyecandan kalkıp inmektedir.
Adil bir an sakinleşip Suzi’nin omuzları düşük elbisesini
yukarı kaldırır.

Suzi- Neler oluyor Adil? Burası da neresi?
Adil- Bilmiyorum. İlk defa görüyorum.

Adil arkasını döner, ama girdikleri kapı yoktur.
Duvarları birlikte süzerler. Bakışlarını geldikleri
Yöne çevirdiklerinde, yaşlı bilgeyi görürler.

Yaşlı- Duvarlar her zaman engel değildir. Çoğu zaman insanları korur.

Yaşlı, gençlerin önüne geçer sakince ve
yüzü onlara döner. Sevecen bir bakış…
Adil ve Suzi hala şaşkındır.

Yaşlı- Korkmayın çocuklar, rahat olun. Burada güvendesiniz.
Suzi- Siz duvarların sesi olan yaşlı adamsınız
Yaşlı- Evet

Yaşlı adam sakince Adil’in yanına sokulur.
Boynundaki tespih tanesinden yapılma
kolyeye dokunur ve bırakır.

Yaşlı- Hala gök gürültüsünden korkuyor musun?

Adil şaşkındır. Kendi eliyle kolyeye dokunur.

Yaşlı- Her yaşamın bir tılsımı vardır. Bazıları senin gibi boynunda taşır, bazıları ruhunda.
Adil- Kimler ruhunda taşır?

Yaşlı Suzi’ye bakar. Adil’e dönerek boynundan
kolyesini çıkarıp, Suzi’ye takar.

Yaşlı- Senin gibilerin ruhunun tılsımı vardır delikanlı.
Adil- Nasıl?

Adil, Yaşlı ve Suzi, yere bağdaş kurup oturur.
Yaşlı- Size bir hikaye anlatacağım gençler. Bu topraklar, aşkın yeşerdiği ve her şeye rağmen yaşamaya çalıştığı yerdir. Barış, binlerce yıldır burada emanettir. Şimdi bu emanetin sahibi gelmiştir ve emanetini geri istemektedir.

Sahne 13: Sur içi
Halk dışarıda şaşkındır. Adil ile Suzi
gözleri önünde kaybolmuştur. Kalabalığın
içindeki HİCE, Adil’i Suzi ile görünce öfkelenir,
kıskanır. Duvar ustası (Kejo,) duvara yaklaşıp,
kulağını dayar, sonra geri geri yürür. Kalabalığın
içindeki kızını elinden çekiştirerek uzaklaşır.

Hice- Baba ne odlu? Nereye kayboldular?
Kejo- Bir şey yok kızım. Haydi yürü.
Sahne 14: Gün / köprü
Kırklar meclisi köprüye dizilmiştir. Pire ağır
adımlarla onlara yaklaşır. Karşılarında durur.
Pire- Emanetinizi almaya gelmişsiniz hee?
Meclis- Evet, söz bozulmuştur. Yasalar iğnenmiştir.
Pire- Aşkın yasası mı olur erenler? Siz bilmez misiniz ki, gönle engel yoktur.
Meclis- Yasalar gereği suçu işleyenler, Dicle’ye kurban edilecektir. Barışın taşı kırılmıştır.

Sahne 14: gün / iç kumaş dükkanı
Şehmuz dükkandadır. Bir çocuk gelir,
olanları anlatır. Kapıdan Zozan girer.
Olayları daha önce duyan Zozan feryat eder,
çırpınır. Şehmuz önden, Zozan arkadan koşarak
dükkandan fırlar.
Çocuk arkalarındadır.
Zozan- Yetiş Şehmuz, kurtar oğlumu

Zozan kapı eşiğine takılır, yere düşer.

Sahne 15: Gün / dar sokaklar
Şehmuz önde, çocuk arkada koşar surların dibinde.
Dururlar… kalabalık kaybolmuştur. Duvarlara yumruklarını
Vurur, bağırır. Duvara dayanarak çöker.
Şehmuz- Nerdesin Adil? Oğlum…
Zozan köşeden belirir ve hemen panikle
Şehmuz’u çekiştirerek onun yere yan yıkılmasına
Sebep olur. Yerde cenin pozisyonunda kalır.
Ağlar, feryat eder…

Sahne 16: ev / iç / Kejo ev
Haç Hatun merakla içeride dolanır.
Kejo ve Hice içeri girerler.

Haç Hatun- Neler oluyor bey?
Kejo- Hanım, o gün gelmiştir. Barış bozulacaktır. Bana sırlar kitabını ver.
Hice- Sırlar kitabı nedir baba?
Kejo- Surları yapan atalarımızdan bize nesillerdir miras kalan kitaptır. Bu surların bir sırrı vardır. Çok eski zamanlarda 40 lar meclisi adında bir topluluk vardı. Bunlar halkı sürekli sömürür ve her yıl kurban alırdı. Sonunda atalarımız bu surları ördü ve onların buraya insan şeklinde gelmelerini engelleyen tılsımı, surlara sakladı. Surlar örülünce, içeride kalan halklar arasında zamanla anlaşmazlıklar çıktı. Nüfus artınca, geçim zorlaşmıştı. Ne biz dışarı çıkabiliyorduk, ne de onlar girebiliyordu. Hepimizin atalarının cenazeleri üst üste surların içine gömülüyordu. Kurbanlar bitmişti ama içeride de tutsak kalmıştık. O günden sonra 40lar meclisinin üyeleri buraya giremedi. O gün Pire kadın geldi ve 40lar meclisi ile anlaşma yaptı. Onlardan barışı aldı ve karşılığında kedi kılığında surların içlerine girmelerine sebep oldu. Bizler de dışarı çıkmaya başladık. Atalarımız bu duvarı örerken, barışı da sur duvarlarının içine sakladı. Yaşlı adam her gün duvarlarla bu sebepten konuşur. Barışın yerini, bir tek biz biliyoruz. Hıristiyanlar ve Müslümanlar, eski zamanlarda buna karar vermişlerdi. Ama bir şartları vardı. Asla iki inançtan kimse birbiriyle evlenmeyecek ve birlikte olamayacaktı. Ama şimdi Adil ve Suzi bunu bozdu. 40lar meclisi emanetini geri alacaktır ve burada düzensizlik baş gösterecektir. Artık bizlere huzur yoktur. Kızım şimdi sen bu kitabı al ve oku. Ben Pire kadınla konuşmaya gideceğim.

Kejo kitabı verir ve evden çıkar.

Sahne 17: Kumaşçı dükkanı
Zozan ağlayarak içerideki tüm beyaz kumaşları
dışarı atmaktadır. Bir yandan yüzünde korku,
diğer yandan öfke vardır. Şehmuz dışarıda yığın
kumaşların yanında belirir.

Şehmuz- Napıyorsun kadın, delirdin mi?
Zozan- Git, buradan oğlumu getir. Ne benim oğlum, ne de başkasına beyaz kefen giydirmeyeceğim?

Şehmuz başı öne eğik şekilde yere çömelir.
Zozan bir meşaleyi yakar ve kumaşların
üzerine atar. Bir anda alev alan kumaşlardan
siyah dumanlar yükselir.

Sahne 18: Sur içi genel görümüm
Şehirden kara dumanlar yükselir.
Köprüdeki 40 lar meclisi dumana bakar.
Pire başını geri çevirir, dumanı görür.
Hızla surlara yönelir.

Sahne 19: Sur kapısı önü
Pire elindeki asa ile kapıya vurur.

Pire- Açın kapıyı, ey halk…
Kapının küçük mazgalı açılır. Bir adam bakar
mazgalı kapatır. Kapı açılmaz. Pire tekrar
vurur.

Pire- Açsanıza, ey ahali… Düşman dışarıda değil, içeridedir. Sizden kan ister.

Pire başını surlara doğru kaldırır. Tüm halk
surlara yan yana dizilmiştir. Ellerinde sopalar,
oraklar, kamalar vardır. İçerinden biri konuşur.

Adam- Sen bu surların içine giremesin. töre çiğnenmiştir. Ve cezası ölümdür.
Pire- Hayır, yapmayın! Hata yapıyorsunuz. Şu köprüde duran 40lar meclisinin tuzağıdır. Sizleri yeniden esir almak ve sömürmek istemektedir.
Adam ve halk köprüye bakar. Kimseyi
göremezler

Adam- Alay mı ediyorsun pire kadın? Yıllarca saçma falların ve büyülerinle kadınlarımızın kafalarını karıştırdın. Köprüde kimseler yok. Şimdi git buradan. Uzak dur bizden.

Pire kadın başını çevirir. 40 meclisi köprüdedir
ve ürpertici bir şekilde gülümsemektedirler.

Sahne 20: Sur içi
Halk aşağıya inmekte ve sıra ile yan yana gelmektedir.
Karşılarına Şehmuz dikilir.

Şehmuz- Ahali… Siz ne yapıyorsunuz?
Adam- Senin oğlun anlaşmayı bozdu ve günah işledi. Onu ve Suzi’yi öldüreceğiz. Yoksa kıtlık ve kuraklık gelecek. Baksana güneş cehennem gibi yakıyor.

Halk duvarlara dayalı balyozları ellerine
Alır. Duvarları yıkmaya başlarlar. Şehmuz
Koşar, bazılarının ellerinden balyozları almaya
çalışır. Kalabalık onu iter.

Adam- Haydi arkadaşlar. Bu günahkarlar surların içindeki odalardan birine saklanmıştır. Yıkın ve bulun onları!

Şehmuz düştüğü yerden cehennem gibi
ısıtan güneşe bakar. Korkmuştur. Bir gölge
güneşle arasına girer ve elini uzatır. Gelen
ASUR dur. Onu fark eden Şehmuz, elini geri
çekerek kendi kalkar. Ona kötü kötü bakar.

Şehmuz- Tüm bunlara senin kızın sebep oldu. Onun yüzünden oğlumu öldürecekler.
Asur- Yanlış düşünürsün kumaşçı. Hem korkma, onlar güvendedir. Gelirken Kejo’ya rastladım. Bana “Korkma, çocuklar güvende” dedi.

Şehmuz biraz rahatlar ve oradan uzaklaşır.
Kejo sözüne güvenilir bir adamdır. Asur arkasından
bakar. Başını halka çevirir. Surları tek tük
yıkmayı başarmışlardır. Sera acele bir şekilde
koşmaya çalışarak belirir. Asur’a yaklaşıp
sarılır. Halk onları fark eder. Sera’nın eşarbı
başından düşer. Omuzları açık bir elbisesi
vardır. Güneş ışığı elbisesinin altındaki
vücudunu belli eder.

Sera- Neler oluyor Asur? Neden duvarları yıkıyorlar? Kızım nerede? Suzim nerede?
Asur- Sakin ol hatun. Kızımız iyi. Şimdi gidelim buradan
Adam- Asur, dur bakalım… Konuşacaklarımız var.
Asur ve Sera durur, geri halka dönerler. Halk
etraflarını çevirir. Adam konuşur

Adam- Durun bakalım… Siz kafirler yüzünden bu sıcaklık. Sizler yaşadıkça, buradan lanet kalkmayacaktır.
Asur Sera’ya sarılıp vücudunu gizlemeye
çalışır. Halk çemberi daraltıp, onları dövmeye
başlar. Sera’nın çığlıkları surlarda yankılanır.
Bir orak Asur’un başını gövdesinden ayırır.
Sera’nın, aldığı bir darbe ile kafası parçalanır
ve oracıkta ölür.

Sahne 21: Taş oda
Yaşlı, Adil ve Suzi karşılıklı oturmaktalar.
Birden taş duvar yarılı ve çatlar. Suzi
ürkerek Adil’e sarılır. Yaşlı endişelenir.
Ayağa kalkarlar. Surların dışına açılan kapı belirir
Yaşlı- Hadi gidin buradan. Köprüyü geçin ve bir daha dönmeyin.
Adil- Ben kalıyorum ihtiyar. Suzi, sen git
Suzi- Ben de kalıyorum. Ailemi almadan gidemem.
Adil- Sen git aşkım. Sana söz veriyorum, onları getireceğim.

Suzi kapıdan çıkar. Tekrar duvar oluşur.
Adil yaşlıya bakar.
Adil- Ben de çıkmalıyım ihtiyar.
Yaşlı- Beni izle.

Beraberce açılan gizli geçitten eğilerek odadan
çıkarlar. Bir balyoz darbesi ile duvar yıkılarak açılır
Halk içeri bakar. İçerisi boştur.

Sahne 22: Dış / surların dış dibi
Suzi yürüyerek uzaklaşan Pire’yi görür,
arkasından seslenir.

Suzi- Pire kadın, bekle…

Pire kadın sese döner. Suzi koşarak ona yaklaşır.
Sahne 23: Dış köprü
40lar meclisi köprüde iki yana dizilmiştir.
Pire ve Suzi köprünün önünde dururlar.
Suzi endişelidir.

Suzi- Bunlar kim Pire?
Pire- Görüyor musun onları?
Suzi- Evet. Neden? Görmemeli miyim?
Pire- Çok temiz bir yüreğin var kızım.

Sahne 24: İç / Kejo ev
Hice heyecanla kitabı okumaktadır.

Sahne 25: Gün / sur köşe
Adil surdan dışarı çıkar

Sahne 26: Gün / kumaşçı dükkanı önü
Adil yanan ateşin başında annesini görür,
koşarak sarılır. Zozan oğlunu öper, koklar.
Şehmuz’da gelir, oğluna sarılır.

Şehmuz- Hadi oğlum, gidelim. Seni saklamalıyız. Halk ayaklandı. Sizleri öldürmek istiyorlar. Suzi nerede?
Adil- Dışarıda baba… Surdan çıktı, beni bekliyor. Ailesini bulup götürmeliyim.

Şehmuz başını öne eğer. Adil endişe ile
babasına bakar
Adil- Baba, bir şey mi oldu yoksa Sera Hanıma?
Şehmuz konuşmaz. Adil kötü bir şey
olduğunu anlar. Babasını sarsar ve tam
meydana doğru koşacakken, annesi
Adil’i çeker. Adil ısrarla yürür. Zozan yere
düşer Adil’in ayaklarından tutar.

Adil- Bırak ana… Ne olur bırak!
Zozan- Dur oğul…
Zozan hıçkırık ve feryatla ağlamaktadır.
Şehmuz dükkana girer ve çıkar. Elinde
Bir mavzer vardır. Adil annesinden kurtulur,
meydana doğru koşar. Babası da peşinden…
Zozan yerden kalkar. Dükkana girer, çıkar.
Elinde bir büyük makas vardır. Peşlerinden
Koşar. Bir grup halk, dükkan önüne gelir
ve yıkmaya, yakmaya başlarlar.

Sahne 27: Gün / sur içi
Halk Asur ve Sera’nın cesedi başındadır. Birkaç
kişi Asur’un cesedini yerden kaldırır, surlara çıkarıp
aşağıya atar. Kesik başı hala yerdedir. Köşeden
Adil görünür. Halk Adil’i görünce biraz tırsar.
Sera’nın cesedinin başından uzaklaşır. Adil Sera’nın
cesedinin başında durur. Ağlayarak eğilir ve sarılır.

Adil- Sera… Ablam… Anamm… Ahhhhhhh… Hepinizin Allah belasını versin! Vicdansızlar! Nankörler!

Göz yaşarı içinde Sera’nın yüzündeki kanı
Siler. Gözü Asur’un kesik başına takılır.
Öfke ile halka bakar.

Adil- Hayvanlar… Allah’ım, siz ne yaptınız?

Adam elinde orakla sakince Adile yaklaşırken,
Şehmuz elindeki mavzerin horozunu çeker.
Sesi duyan adam durur ve geri adım atar.
Şehmuz- Kıpırdayana hiç acımam, yakarım. Siz ne yaptınız? Az daha size inanacaktım… Cahil hayvanlar! Caniler! Bu insanlar yıllarca beraber yaşadığımız, tavla oynadığımız, kahve içtiğimiz, düğünlerde halay çektiğimiz, bizim canlarımız değimliydi? Nedennn… nedennn?! Aynı tanrıya inanmadık mı? Onlarında kanı kırmızıymış bizim gibi, gördünüz mü? Ne istediniz? Oğluma dokunanı inanın yakarım…
Adil- Baba… Babamm…

Adil yerden Sera’nın cesedini alır ve kaldırır.
Ağır adımlarla kalabalığın arasından geçer,
sur dibinde gölgeye koyar.

Adam- Şehmuz, sen de bizdensin. Din kardeşiyiz. Tamam, Adil’in canını bağışlıyoruz.

Adil Sera’nın cesedinin başından kalkarken, yerdeki
orağı alır. Hızla adama fırlatır. Adamın başı
yere düşer. Halk bir an Adil’e bakar ve öfke ile
Adil’in üzerine yürür. Adil yavaşça geri bir adım atar.

1. Adam- Adil bunu yapmayacaktın. Kardeşkanı döktün.
Şehmuz- Oğlum buraya gel.
Adil sakince babasının yanına gelir. Kalabalıktan biri
Asur’un başını alır, surlara çıkarıp aşağı atar. Bir kaç kişi
başı kopan adamı ve başını yerden kaldırır. Toplu halde
meydandan uzaklaşırlar. Adil ve babası baş başa kalır.
Ağıtlar yakarak Zozan gelir. Sera’nın cesedini görür.
Çığlıklar atarak başında ağlar. Yerden bir kürek alan Zozan,
sur dibini kazmaya başlar. Adil de bir kürek alır, annesiyle
kazmaya başlar. Adil Sera’yı açılan çukura sakince bırakır.
Zozan arkadaşının saçlarını okşar.

Zozan- Gardaşım (ağıtlar yakar). Bizi affet, seni koruyamadık. Allah’ım biz neler yaptık?
Adil- Güzel anam…
Zozan- Oğul… Can… Gardaşım kanına kan isterim… Şehmuz, kan isterim, kannnn… Allah’ıma ant olsun ki Seram, kanını kanla sileceğim. Şimdi gidin Haç hatunu kurtarın.
Gidinnnnnnn… Gardaşımı kurtarın!

Sahne 28: Gün / sur içi genel görünüm
Az önce ölen adamı gömen topluluk

Sahne 29: Gün / Haç hatun ev önü
Adil ve Şehmuz kapının önündedir.
Adil hızla kapıya vurur.

Sahne 30: Gün / iç ev / Haç hatun
Hice korku ile irkilir. Odadan Haç hatun çıkar
Hice- Kim onlar anne? Bizi almaya mı geldiler?
Haç hatun endişe ile küçük pencereden
Bakar. Adil’i görünce rahatlar.

Haç hatun- Adil gelmiş… Babası da var.

Hice heyecanlanır. Hızlıca kalkar, çatlak
aynaya bakar. Haç hatun onu izler, tebessüm
eder. Haç hatun kapıyı açar. Adil içeri girer.

Adil- Hice, Haç hatun ana… Hadi sizi götürmeye geldim. Çabuk olun. Kejo baba nerede?
Haç hatun- Neler oluyor oğul? Kejo dışarıda.
Şehmuz- Hadi acele edin (dışarıdan seslenir).
Adil- Ana zaman yok. Sizi surlardan çıkarmalıyım. Hadi Hice, sen de hazırlan.
Hice- Sen de geliyor musun bizimle?

Hice hem korku, hem de aşık olduğu
gençten aldığı güvenle mutludur.
Yerden kitabı alır. Haç hatun aceleyle
sandığı açar. Birkaç mücevher ve kutsal
kitabı bohçalar. Dışarı çıkarlar.

Sahne 31: Gün dış
Kejo duvarın önünde durmuş, bir taşı
yerinden sökmeye çalışıyor. Üzerinde
bir pagan mührü var.

Sahne 32: Gün / açılmış mezar
Halk mezarı kazmış, ölen adamı
uzatmış. 1. Adam, kesik başı gövdeyle
birleştirir ve üzerine toprak atarlar.
Kenarda bir su testisi… Ceset gömülür.
Adamlardan biri su testisini mezara dökmek için
devirir. Bir sürü siyah yılan yavrusu dökülür.
kalabalık kaçışır. Yavru yılanlar toprağın
içine doğru akar. Mezarın üzerini siyah ayrık
otları sarar. Gölge şeklinde ruh, mezarın içine
akar.
Sahne 33: Gün / sur çıkış kapısı
Haç hatun, Hice, Adil ve Şehmuz, kapının
önünde dururlar. Adil kapının büyük sürgüsünü
açar.

Adil- Hadi ana, Hice…Siz çıkın. Suzi dışarıda. Onu bulun, köprüyü geçip bekleyin.
Hice- Sen de gel… Söyle ona Şehmuz baba… Gelsin.
Şehmuz- Hice doğru söyler oğul. Sen de git. Ben anneni de alır, gelirim.
Adil- Olmaz baba! Suzi’nin yüzüne bu şekilde bakamam. Hadi siz çıkın.
Haç hatun ve Hice çıkarlar. Adil kapıyı kapatır

Şehmuz- Oğul, neden kapatırsın kapıyı?
Adil- Baba, Suzi olanları öğrenirse, içeri giremesin diye.

Şehmuz kolunu oğlunun omzuna atıp
sıvazlar.

Sahne 34: Gün / surların dışı
Kapının önünden Haç hatun, elini siper ederek,
Dicle’ye doğru bakar. Köprüdeki Suzi ve Pire’nin
silüetini fark eder.

Haç hatun- Haydi gidelim. Surat asma öyle. Adil gelecektir.
Hice- Sana bir şey diyeceğim ana.
Haç hatun- Biliyorum ne diyeceğini. Gözlerinden okunuyor. Adil mert, yiğit bir kişi… Umarım dileğin olur. Tüm bu çirkinlikte bana hala umudun varlığını hatırlatıyor gözlerin. Güzel kızım benim…

Haç hatun ve Suzi köprüye doğru yürür

Sahne 35: Gün / sur dibi
Kejo duvarından söktüğü tılsım taşının üstünü
işlemektedir. Kulağına gelen seslerle
başını geri çevirir. Kimse yoktur. Tekrar
taşa baktığında, siyah bir kedi görür.
Kedi Kejo’ya bakarak uzaklaşır. Kejo ürker.
İşine hızla devam eder. Son oymayı
Yaparken, çekiç elinden kayar ve diğer eline
vurur. Parmakları kırılır. Acı çekmektedir.
Kırık, kanayan eliyle işleme çivisini
tutmayı başaramaz. Ayağından çarığı
çıkartıp çiviyi tutar. Güçlükle ve acı içinde
motifi işlemeye çalışırken, geriden kalabalık yaklaşır,
ellerinde oraklar. Kejo panikle çiviye vurur, ama
mühür kırılır. Yüzünü bir korku kaplar. Kalabalığın
İçinden 1. adam hızlanarak ayrılır. Elindeki
orağı kaldırır.

Kejo- Durun! Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.
1.adam- Geber!

Adam orağı sallar ve Kejo’nun başını
gövdesinden ayırır. Kopan başı kırılmış
taşın yanına yuvarlanır. Sıçrayan kan
mührün üstüne saçılır. Güneşin
önünde bir kararma olur. Hızlıca kara
bulutlar toplanır.

1.adam- Gördünüz mü? Lanet bitti… Yağmur geliyor.

Halk gökyüzüne bakar. Yüzleri güler.

Sahne 36: Gün / dış köprü.
Gökyüzü kararmaktadır. 40lar, Pire
ve Suzi gök yüzüne bakar. Suzi korkarak
Pire’ye sokulur.

Pire- Kara yazı yazılıyor göklere… Vahh!
40lar- (Uğuldarlar)
Endişe içinde Haç hatun ve Hice gelir.
Büyük bir şimşek çakar. Bir ağaç
alev alır. Bardaktan boşanırcasına
dev damlalar düşmeye başlar. Dicle
bulanıklaşır, kabarmaya başlar. Yağmur
suları Asur’un kesik başını Suzi’nin
önüne kadar taşır. Baş ayağına çarpar.
Ürken Suzi, kesik başı görür. Kabaran su, başın
yüzünü yukarı çevirir. Suzi şok geçirir.

Suzi- Babammm… Tanrım, sana neler yapmışlar?
Yağmur suyu başı nehre sürükler. Suzi
arkasından köprünün ortasına kadar koşar.

Pire- Suzi, gitme kızım…
Şok geçiren Haç hatun ve Hice korku
İçindedir. Suzi ağlayarak babasının
Kesik başının arksından bakar.

Suzi- Babaaaa
40lar- Suzi, tüm olanların sebebi sensin. Acılar senden doğdu ve yaşadığın sürece acılara gebe olacaksın. Bu lanetli yaşamını Dicle’ye gömersen, huzur bulacaksın.
Pire, Hice, Haç hatun- Sakın yapma!

Suzi başını onlara çevirip bakar.
Gözlerinden sürmesinin siyah lekeleri
süzülür. Öfke ile boynundaki tespih taneli
kolyeyi koparır. Elleriyle sıkar. Başını deli
nehre çevirir. Sakince korkuluk duvarına çıkar.

Pire- Yapma kızım! Bu bir tuzak! Kendini öldürürsen, sonsuza dek barış olmayacak. Emanet barış, senin ruhun. Bunu anlayamıyor musun? Yapma!
Hice- Lütfen Suzi… Lütfen!
Haç hatun- Yapma kızım!

40 lar meclisi dikkatle Suzi’yi izler.

Sahne 37: Sur içi
Halk korku ile gökyüzüne bakmakta.
Endişe hakim. İçlerinden biri konuşur.

2. adam- Bize lanet bitecek demiştin. Bu rahmet değil, tufan. Hata ettik… Boşuna canlara kıydık.

Her biri bir yere konuşmaya başlar.
Çocuklar çığlık atar, kadınlar zılgıt…
Panik havası, korku hükmü başlar.

Sahne 38: Sur içi / Sera’nın mezarı
Zozan mezarın üstündeki çamur olmuş
toprağa ellerini geçirmiş, dizlerinin üzerinde
ağıtına devam etmekte. Başını göğe kaldırıp,
korku ile bakar. Adil ve Şehmuz gelir,
annelerinin başının ucunda ayakta dururlar.
Adil eğilip annesini kolundan tutarak
yukarı kaldırır. Zoza’nın elleri titremektedir.

Adil- Kalk anam, gidelim buradan.

Beraberce babasıyla annelerinin koluna girerler,
yürümeye başlarlar. Zozan başını cevirmiş,
Sara’nın mezarına bakmaya devam eder.
Şehmuz elindeki mavzeri yere sakince atar.
Yürümeye devam ederler. Sur içinde su akışları
başlamıştır.

Sahne 39: Sur kapısının önü
Adil, Zozan ve Şehmuz kapı önünde
durur. Adil kapının sürgüsünü çeker,
kapıyı aralar ve çıkarlar. Yürürler…
Kapıya yavaşça çarpmaya başlayan su,
kapıyı gıcırtıyla tamamen ayırır.

Sahne 40: Sur dışı
Zozan, Adil ve Şehmuz başlarını çevirip,
surlara bakarlar. Zozan yere tükürür.

Zozan- Sancın hiç bitmesin Diyarbakır. Sonsuza dek barış hasretiyle yan.

Köprüye doğru yürürler. Asur’un başsız cesedi
suda yüzmeye başlar.

Sahne 42: Köprü
Adil uzaktan Suzi’yi köprü korkuluklarında
fark eder.

Adil- Suziii…
Bir şimşek çakar. Suzi Adil’i duymaz.
Zozan- Koş oğul, koş!

Adil tüm hızıyla fırlar.
Adil köprüye yaklaştığı anda, Suzi azgın nehre
kendini teslim eder. 40 lar sakince köprüden çekilir.
Pire, Haç hatun ve Hice şaşkındır. Adil hızla köprüye
Koşar, ardına bakmadan sulara atlar.

Hice- Adil yapmaaa!

Hice gözyaşlarına boğulur. Zozan ve Şehmuz
koşarak yetişmeye çalışır. Hepsi köprünün ortasında
yan yana toplanıp feryat ederler. Azgın sular
dinginleşmeye başlar. Pire ağlayan Zozan’ın
elinden tutar, köprünün ucuna doğru çeker. Diğerleri
onları izler.

Sahne 43: Sur içi
Zeminde sular azalarak taş aralarından
akar.

Sahne 44: Çöl
Suzi avucundan çöl kumunu yere bırakmakta.
Çöl meltemi saçlarını uçuşturur. Başını uzaklara
çevirir. Adil simsiyah bir atın üzerinde ona
doğru dört nala koşmakta. Suzi gülümser.

Sahne kararır…..

Sahne 45:
Çocuk tespih tanesine bakar. Ayağa kalkar.
Yerdeki yaşlı yoğurtçu söylenir. Kedi başını çevirip
çocuklara bakar. İki kız çocuğu yaklaşıp gülen
yüzleri ile oğlan çocuğunun koluna girerler.
Hepsi kediye bakar. Kedi insana dönüşür. Tespih
tanesini alarak ayağa kalkar. Çocuklara bakar.
Çocuklar şaşkındır. Birbirlerinin yüzüne bakarlar.
Adam başını çocuklara çevirip gülümser. Yoğurtçu ayağa
kalkar. Çocuklar yoğurtçudan kaçarak uzaklaşır.

Sahne kararır…..

Dış ses- Her ruhun bir tılsımı vardır. Mucize kalbinizdedir…

Sahne kararır….

Yazı / “İNSANIN TÜM ÖMRÜ ÇOCUKLUĞUDUR” Akhan PELİKAN

Sahne kararır….
Yazı…….“Geçen yıllar ziyan olmuş nesillerle sürmüşse, gelecek yıllar ziyan edilecek nesillerdir.” Pelikan

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.