Uzaydan Gelen (Çocuk Oyunu, Nedim Bugral)

Oyun Kişileri: Bay Çifo (Orta yaşlı Çiftçi), Minti (Bay Çifo’nun Köpeği – Kukla), Körbi (Bay Çifo’nun Ördeği – Kukla), Düşük Gaga (Bay Çifo’nun komşusu kuş – Kukla), Güneş (Kukla), Arı (Kukla), Kaplumbağa (Kukla), Patron Uzaylı, Yardımcı Uzaylı.

 Perde: 1 Perde 11 Sahne

(Sahnenin bir tarafında iki penceresi olan şirin bir ev bulunmaktadır. Hemen yanında bir ağaç vardır. Ağaç ile ev arasında da bir insanın geçebileceği ve arkasında saklanabileceği kadar mesafe bulunmaktadır. Evin giriş kapısı evin sahne ortasına bakan yan cephesinden yapılmaktadır. Bu kapının dibinden başlayıp sahne çıkışına kadar kaplumbağa ve arılar ile yeri geldiğinde diğer kuklaların üzerinde hareket edebileceği bir duvar vardır. Fonda ise sık çalılar ya da birkaç ağaç görüntüsünden oluşan bir resim bulunmaktadır. Sahne sağından güneş doğması ile birlikte etrafı tuğlalarla çevrilmiş bir toprak parçasına ışık düşer. Piyano yada keman sesi eşliğinde toprağın yavaşça kıpırdadığı gözlemlenir. Toprağın içinden bir çiçek çıkmaktadır. Müzik ve görüntü etkileyicidir.)

1.Sahne

KÖRBİ : (Evin camına çıkar.) Minti… Mintiiiii… Minti neredesin?

MİNTİ : (Evin camında uyukluyordur.) Ha? Ne oldu? Ne var? Hırsız mı? Kıpırdamayın şimdi yakalarım.

KÖRBİ : Yine mi uyuyakaldın Minti? Bay Çifo uyuduğunu duyarsa çok kızar.

MİNTİ : Ne yapayım? Sabaha kadar aynı yere bakmaktan sıkıldım. Ben basit bir çiçek bekçisi değilim. Bu kocaman ormanın bekçisi olmalıyım.

KÖRBİ : Basit bir çiçek mi! Minti bu çiçeğin nesli tükendi. ‘Nazlı çiçek’ ormanımızda kendi türünün son temsilcisi. Bay Çifo onu korumak için elinden gelen her şeyi yapıyor.

MİNTİ : Aman canım. Benim için basit bir çiçek. Nazlıymış! Baksana şuna, diğer çiçeklerden ne farkı var.

GÜNEŞ : Günaydın çocuklar.

MİNTİ : Günaydın Bay Güneş.

KÖRBİ : Günaydın Bay Güneş.

GÜNEŞ : Aranızda öyle hararetli hararetli ne konuşuyorsunuz bakayım?

KÖRBİ : Bay Çifo’nun nazlı çiçeğe ne kadar değer verdiğinden bahsediyorduk. Ama Minti nazlı çiçek için bekçilik yaparken uyuyup kalmış!

MİNTİ : Hayır uyumadım, sadece biraz içim geçmiş o kadar. Hem nazlı çiçek açmış olsaydı fark eder, hemen Bay Çifo’ya haber verirdim.

(İkisi aynı anda çiçeğe dönerler.)

MİNTİ : Hııı.

KÖRBİ : Hııı.

MİNTİ : Nazlı çiçek açmış!

KÖRBİ : Hemen Bay Çifo’ya haber vermeliyiz. Bay Çifo… Bay Çifooo. (Körbi eve girer.)

BAY ÇİFO : (Evin içinden) Efendim.

KÖRBİ : (Evin içinden) Bay Çifo, nazlı çiçek sonunda açmış.

BAY ÇİFO : Tamam kahvaltıdan sonra bakarım.

GÜNEŞ : Bay Çifo, Körbi’nin dediğini anlamadı galiba.

MİNTİ : Haklısınız Bay Güneş.

GÜNEŞ : Şimdi anlar.

BAY ÇİFO : (İçerden) Ne! Nazlı çiçek açmış mı? Niye söylemiyorsunuz! Hemen geliyorum.

(Minti ve Güneş birbirine bakar.)

MİNTİ : Bu yılki gösteri de başlıyor Bay Güneş.

GÜNEŞ : Umarım Bay Çifo kendine çok zarar vermez.

(Bay Çifo sahneye girer. Çok telaşlı ve heyecanlıdır.)

BAY ÇİFO : Ah güzel çiçeğim, sonunda açtın. Eşsiz çiçeğim benim. Türünün son örneği, nazlı çiçeğim… Ne de güzel görünüyorsun. Hemen komşularıma haber vermeliyim. Düşük Gaga, Düşük Gaga… (Heyecanla sahne kenarına koşar.) Nazlı çiçek sonunda açtı.

MİNTİ : Kovayı oradan almış mıydık?

(Çarpışma sesi duyulur.)

GÜNEŞ : Hayır almamışsınız.

(Sahne dışından Bay Çifo’nun ‘ah, uh’ diye sesi duyulur. Bir süre sonra Bay Çifo kafasında bir kova ile sahneyi bir boydan bir boya kat eder. Diğer taraftan çıkar.)

MİNTİ : Acaba bu yıl neye çarpacak?

BAY ÇİFO : Aghh. Armut ağacı.

(Çarpışma sesi duyulur.)

GÜNEŞ : Neyse geçen yıl ki gibi dikenli otlara sarılmasından iyidir.

(Bay Çifo omuzlarından kova geçmiş, kafası kovanın dışında ve ağzına kocaman bir armut tıkanmış biçimde sahneye döner. ‘Cik cik cik’ sesi ile birlikte sahne ortasına düşer.)

KAPLUMBAĞA : (Duvarın üzerinde görünür. Üzerinde spor ayakkabılar ve kafasında koşucu bandı vardır.) Ho ho harika bir bahar, aklı olan her canlı spor yapar. Ho ho olmasam bir kaplumbağa, bitiririm bu yolu otuz adımda.

KÖRBİ : (Kaplumbağa içeri girdikten sonra pencerede görünür.) Günaydın kaplumbağa kardeş.

KAPLUMBAĞA : Günaydın Körbi.

KÖRBİ : Spor yapmak için ne güzel bir hava değil mi?

KAPLUMBAĞA : Evet. Bay Güneş’e teşekkür etmeliyim. Spor yapmak için harika bir hava. Ho ho hiç gitmesin güneş, olsun bana hep eş.

GÜNEŞ : Bu sabah da çok neşelisin kaplumbağa kardeş.

KAPLUMBAĞA : Spor yapıyorum, sağlıklı yaşıyorum. Mis gibi bir ormanımız var ve iyi gidiyor havalar. Tabii ki neşeli olacağım… Lütfen beni daha fazla lafa tutmayın. Spor yapmama engel olmayın. Bay Çifo kendinize iyi bakın… (Bay Çifo ağzındaki armuttan kurtulmaya çalışır ama kollarını kovanın içinde oynatamamaktadır. Kurtulmaya çalışırken yengeç adımlarla eve girer.) Hıı. Bay Çifo! (Bay Çifo’nun arkasından bakar.) Arkadaşlar galiba nazlı çiçek açmış.

MİNTİ : Belli oluyor değil mi?

KÖRBİ : (Bay Çifo’yu eve girerken fark etmiştir.) Arkadaşlar Bay Çifo’nun hali neydi öyle?

MİNTİ : Her zaman olanlar yine oldu. Bay Çifo sevincinden ne yapacağını şaşırdı.

KAPLUMBAĞA : Ho ho ho. Ormanımızı seviyorum, size güle güle diyorum. (Kaplumbağa neşe ile çıkar.)

BAY ÇİFO : (Bay Çifo aynı halde evden çıkar. Biraz daha uğraşır. Bu sefer yengeç adımlarla sahne solundan çıkar.) Aghhhh.

DÜŞÜK GAGA : (Ağaç üzerinde görünür.) İnanılmaz bir rüya gördüm dostlar. Sözüm ona nazlı çiçek açmıştı. Bizim Bay Çifo da sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. Oraya buraya kafasını çarpıyordu. Düşünsenize koca adam, palyaçoların bile yapamayacağı sakarlıklar yapıyor. Ne kadar komik görünüyordu bir bilseniz.

BAY ÇİFO : (İçeri girer. Hala üzerindekilerden kurtulmaya çalışır. Düşük Gaga’nın söylediklerini duyunca gözleri büyümüştür.) Hımmm, ıghhh.

DÜŞÜK GAGA : Bay Çifo! Yoksa gördüklerim rüya değil miydi? Yani gerçekten sersemce, palyaçolardan bile beter oraya buraya…

GÜNEŞ : Öhö, öhö. Sessiz olsan iyi olur Düşük Gaga.

ARI : (Kendi kendine konuşarak duvarın üzerinde görünür.) Çok değil elli orman yılı daha çalışınca emekli olacağım ve artık kendime ait bir arı kovanım olacak. Yaşasın.

MİNTİ : Günaydın arı kardeş. Yine kendi kendine konuşuyorsun.

ARI : Hesap yapıyorum. Bu gün bir sürü çiçekten polen alacağım, bizim bal üretme kovanına götüreceğim ve bir sürü bal yapacağız. İşlerimiz artık eskisi gibi kolay değil. Her geçen gün çiçeklerin sayısı azalıyor. O kadar çok arkadaşım işsiz ve evsiz kaldı ki. Düşünsene eskiden nazlı çiçek gibi ne kadar çok çiçek varmış. Ama şimdi bir tek buradaki kaldı. (Çocuklara bakarak) Ağaçların oradaki arı kardeşlerim işe başlamak için beni bekliyorlar. Geliyorum arı kardeşlerim… Minti ben daha fazla oyalanmadan çıkıp gitmeliyim. Görüşürüz… (Giderken) Merhaba Bay Çifo, vaktim olsaydı o armuttan ben de tatmak isterdim. (Çıkar)

BAY ÇİFO : Hııı, agghhh.

DÜŞÜK GAGA : Bay Çifo konuşmayı unuttu galiba, baksanıza sadece ıggh ve aghh diyor.

KÖRBİ : Bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama ne?

DÜŞÜK GAGA : Yaşasın belki de sessiz sinema oynamak istiyordur.

GÜNEŞ : Hayır arkadaşlar, hayır. Kendisine yardım etmenizi istiyor. Kova ellerinin hareket etmesini engelliyor. Elleri içerde kaldığı için ağzındakini çıkaramıyor. Kovayı çıkarması için ona siz yardım etmelisiniz.

KÖRBİ : Baştan söylesenize Bay Güneş. Bay Çifo, hadi eve gelin de size yardım edelim. Minti hadi içeri gel, Bay Çifo’ya yardım etmemiz gerekiyor. (Pencereden içeri girer.)

MİNTİ : Tamam geliyorum. Vay canına amma hareketli bir sabah. Daha kahvaltımı bile yapamadım. (İçeri girer.)

DÜŞÜK GAGA : Ne kadar eğlenceli bir sabah. Aslında biliyor musunuz? Sadece ben eğlenceli biriyim diye düşünürüm ama bazen Bay Çifo da benim kadar komik olmayı başarabiliyor. Yani onda bana benzeyen bir yön var. Ama…

GÜNEŞ : Düşük Gaga, söz kesmekten nefret ederim ama senin sözünü kesmeden seninle konuşulmuyor. Ormanda türü tükenen bir çiçeğin açması onu tabii ki heyecanlandırır. Üstelik Bay Çifo nazlı çiçeğe kötü bir şey olmasın diye gözü gibi bakıyor. Bu yüzden Bay Çifo’nun biraz önceki heyecanını normal karşılamalıyız.

BAY ÇİFO : (Heyecanla sahneye girer. Kafasından çıkardığı kovayı evin önüne bırakır.) Sana teşekkür ederim Bay Güneş. Eğer derdimi sen de anlatamasaydın neredeyse o armudu bütün olarak yutacaktım. (Nazlı çiçeğe döner.) İşte beklediğim an. Bu yıl da buradasın. Hala yaşıyorsun… Bu sabah ne yapacağım biliyor musun Bay Güneş? Kahvaltı masamı dışarı alacağım, tam buraya koyacağım ve nazlı çiçeğimi seyrede seyrede kahvaltımı yapacağım.

GÜNEŞ : Harika fikir Bay Çifo.

BAY ÇİFO : (Kahvaltı masasını almak için eve yönelir.)

MİNTİ : (Evin camında görünür.) Nereye Bay Çifo?

BAY ÇİFO : Kahvaltı masamı almaya gidiyorum. (Eve girer.)

MİNTİ : Yaşasın kahvaltı vakti. Karnım da zil çalıyor.

DÜŞÜK GAGA : Bay Çifo nereye gitti?

MİNTİ : Kahvaltı masasını almaya gitti.

GÜNEŞ : Bay Çifo kahvaltısını nazlı çiçeği seyrederek yapmaya karar verdi.

DÜŞÜK GAGA : Bay Çifo tam bir keyif adamı. Aslında keyif adamı deyince benim büyük babam…

2. Sahne

(Sahneye uzay gemisi girer. Bir süre sonra dumanların arasından tuhaf görünümlü iki uzaylı çıkar. İkisinin de başlarında eski uçak pilotlarının şapkasına benzer kulağı kapatan türden şapka vardır. Paltolarının yakası vampir yakası gibi kalkıktır. Davranış ve hareketleri insan gibidir. Rap vb. tarz bir müzikte birlikte ve etrafı inceler gibi yaparak hareket ederler. Müzik anlık kesilir, uzaylıların hareketleri de kesilir. Müziğin devam etmesi ile birlikte hareket etmeye devam ederler. Bir süre sonra Patron’un arkasında hareket etmekte olan Yardımcı nazlı çiçeği fark eder. Patron müzik ile uyumlu hareket etmeye devam ederken, Yardımcı yavaş yavaş nazlı çiçeğe eğilir ve onu merakla inceler. Patron geri dönmüştür. Tam nazlı çiçeğe ayağı ile basacakken sahne ağır çekim oynanmaya başlar. Yardımcı, Patron çiçeği ezmek üzereyken Patron’un ayağından tutar. Patron ağır çekimde yere düşer.)

PATRON : Sersem! Bir türlü sakarlık yapmadan duramıyorsun.

YARDIMCI : Özür dilerim patron. Bu şey çok güzel görünüyordu. Ona basmayın diye birden elimi koydum.

PATRON : Buraya adımımızı atar atmaz yine sakarlık yapmaya başladın! Şimdi hiç kıpırdamadan yanımda bekle. Ben nereye geldiğimizi öğreneyim.

YARDIMCI : Emredersin patron.

PATRON : (Cebinden elektronik bir şey çıkartır, etrafı tarar ve aygıta bakar.) Hımm. Bu gezegenin ismi dünya imiş. Dünyanın hakimi olan canlılara da insan diyorlarmış.

YARDIMCI : İnsan mı?

PATRON : İnsanların teknolojileri bize göre daha geri kalmış. Güzeeel. Öyleyse insanlar bize zarar veremez.

YARDIMCI : Peki biz onlara zarar verebilir miyiz patron?

PATRON : Tabi ki veririz. Eğer gelişmişsen, gelişmemişleri her zaman ezebilirsin ve ezmelisin de.

YARDIMCI : Ama patron bize uzay okulunda denmişti ki…

PATRON : Kes artık şu uzay okulu palavrasını. Ben burada ne diyorsam o olur. Biz buraya niye geldik?

YARDIMCI : Uzay oteli yapmak için.

PATRON : Buraya niye otel yapacağız?

YARDIMCI : Herkes mutlu olsun diye.

PATRON : Hayır sersem. Banane başkalarının mutluluğundan. Para kazanmak için. Anlıyor musun? Daha çok para kazanmak için. Parama para katmak için.

YARDIMCI : Anlıyorum patron.

PATRON : (Elindeki aygıtla etrafı incelemeye devam eder.) Hımm, güzel… Hımm bu da güzel. Tamam.

YARDIMCI : Tamam olan ne patron?

PATRON : Burası otel yapmak için çok uygun. Bütün gemilerimiz rahatlıkla buraya inebilir. Sadece etrafı biraz düzlememiz gerekecek. Şu tuhaf şeylerden kurtulmamız lazım. (İzleyiciyi işaret eder.)

YARDIMCI : Bu tuhaf şeyler nedir patron?

PATRON : (Elindeki aygıtla inceler.) Dünyanın hakimi insanlar, bu şeylere ağaç diyormuş.

YARDIMCI : Bu ağaçlar ne işe yarıyormuş patron?

PATRON : Ne işe yaradıkları umurumda değil. Umurumda olan tek şey buradaki her şeyi yok edip yerine kocaman bir otel yapmak. Hadi bu ağaç denen şeyleri yok edip etrafı dümdüz etmek için ne gerekiyor öğrenelim. Sonra da hemen işimize başlarız.

YARDIMCI : Dümdüz mü edeceğiz?

PATRON : Etrafı dümdüz edeceğiz çünkü uzay otelimi buraya yapacağım… Daha fazla konuşma da, şu araçtan işimizi yapmak için bize ne gerekiyorsa gidip alalım.

YARDIMCI : (Patronu uzay gemisine girerken konuşur.) Ama patron. Burayı dümdüz yapmak için bu ağaç denen şeyleri yok etmemiz doğru mu?

PATRON : Fazla soru sorma ve düşünme tamam mı? Sen sadece dediklerimi yap. Fazla soru sormak ve düşünmek senin gibilerin işi değildir. Hadi oyalanma da gemiye gel.

YARDIMCI : (Gemiye yürürken düşüncelidir.) İnsanların ağaç dediği bu şeyler ne kadar da güzel görünüyor. Hepsine yazık olacak. (Çıkar)

3.sahne

KÖRBİ : (Pencereden görünür.) Biraz önceki gürültü de neydi arkadaşlar?

DÜŞÜK GAGA : (Uzaylılar geldiğinde bulunduğu dalın arkasına gizlenmiştir.) Be be ben. Bu bu bu sefer ke ke kesin, rü rü rüya görüyorum. Bu bu bu gördüklerimin başka bir açıklaması olamaz.

KÖRBİ : Ne gördünüz çok merak ettim?

MİNTİ : (Minti de pencerenin ardına gizlenmiştir.) Bu bu bu rüya değildi, be be ben de senin gö gö gördüklerini, gö gö gördüm dü dü Düşük Gaga.

KÖRBİ : Of küseceğim size. Ne gördüğünüzü söyleseniz ya.

MİNTİ : Ar ar arkana bak Körbi.

KÖRBİ : (Arkasına bakar, irkilir.). Anneciğim, bu da ne? (Minti gibi pencereden içeri gizlenir.)

GÜNEŞ : Bir uzay gemisi Körbi. Biraz önce de içinden iki tane uzaylı çıktı. Etrafa bakındılar, bir şeyler konuştular ve sonra oradaki gemiye geri döndüler. Körbi ile Düşük Gaga da onları gördüğü için böyle şaşkınlar.

KÖRBİ : Ne konuştular?

GÜNEŞ : Duyamadık.

(Uzay gemisinin içinde ışık yanar. Uzaylıların gölgesi görünür. Uzay gemisinden sesler gelir)

PATRON : Çık dışarı ve etrafı düzeltmek için yok etmemiz gereken ağaçları işaretle. Sonra da işimize başlayalım. Ben de bu ağaçları ne ile yok edebiliriz araştırmaya devam edeyim.

YARDIMCI : Emredersin patron.

PATRON : Ne duruyorsun çıksana.

YARDIMCI : (Elinde biraz önce patronun kullandığı aygıt vardır.) Hımm bu nasıl kullanılıyordu? Vay canına ne kadar güzel bir bir bir… Acaba bu şey nedir? (Elindeki alet ile nazlı çiçeği inceler ve bir süre sonra alette yazanı okumaya başlar.) Ne kadar da güzel görünüyor. Bunun bu ormanda başka eşi yokmuş… Neyse ben şimdi patronun bana verdiği işi yapayım, yoksa yine bana kötü davranacak. Sonra tekrar gelir ve bu güzel çiçeği izlerim. (Başı önde yere bakarak yürümeye devam eder.) Hımm burada kocaman bir bitki var. (Elindeki aygıtı Düşük Gaga’nın bulunduğu ağaca çevirir.) Tamam bu da yok edilecek ağaçlardan. Öyleyse buna bir işaret koyayım. (İşaret koymak için ağaçta uygun bir yer ararken gizlenmiş olan Düşük Gaga ile göz göze gelir.) Aaa bu da ne!

DÜŞÜK GAGA : İmdat beni gördü, şimdi beni yiyecek.

YARDIMCI : Aaa, bu canlı hareket etti. (Arkasını dönüp kaçarken, Minti ve Körbi’yi fark eder.)

MİNTİ – KÖRBİ : Anneciğim asıl bizi yiyecek.

KÖRBİ : (Korkarak) Sen uçarsın ama biz nasıl kaçarız.

YARDIMCI : Aaa bu canlılar da hareket ediyor. (Yardımcı panikle kaçarken Bay Çifo’nun biraz önce çıkardığı kovaya takılır. Yardımcı yere düşer. Kalkarken kova Yardımcı’nın başından geçer. Bay Çifo gibi komik bir durumda oturur kalır.)

GÜNEŞ : Korkmayın çocuklar, baksanıza zararsız birine benziyor.

DÜŞÜK GAGA : (Yardımcının bayıldığına emin olduktan sonra.) Tabii ben korkmamıştım zaten. Sadece şaka yapmak istedim. Anlarsınız ya birisi ile yeni tanışınca, şaka yapınca, sanki daha iyi arkadaş…

GÜNEŞ : Düşük Gaga! Lütfen gevezeliği bırak da gelenler kimmiş niye gelmişler onu öğrenelim.

MİNTİ : Ormanın bekçisi olarak bu iş bana düşer. (Çekinerek) Merhaba uzaylı kardeş. Benim adım Minti… Şey siz… Acaba…. (Güneşe döner.) Nasıl sormalıyım ki bilemiyorum.

DÜŞÜK GAGA : Ha ha çok kolay. Doğrudan konuşmalısın. Tıpkı benim gibi. Biliyorsun doğrudan konuşarak yabancılarla anlaşma konusunda uzmanımdır. Bakın şimdi onunla nasıl konuşacağım ve beni nasıl cevaplayacak. (Bir solukta) Kimsin nesin neden geldin nerelisin nereye gidiyorsun. (Sessizlik) Kimsin demiştim ama…(Herkes Düşük Gaga’ya bakar.) Ya da nerelisin sorusunu da yanıtlayabilirsin. (Sessizlik) Şey peki nereye…

GÜNEŞ : Israr etme Düşük Gaga. Sanırım korkudan bayılmış.

KÖRBİ : Bence Bay Çifo’yu çağırmalıyız.

GÜNEŞ : Evet iyi olur.

MİNTİ : Ben burada bekçilik yapacağım. (Körbi’ye) Sen hemen Bay Çifo’yu çağırıp gel tamam mı?

KÖRBİ : Tamam…(İçeri girer.) Bay Çifo. Bay Çifooo. Size çok önemli bir şey söyleyeceğim.

(Evin önünde kafasından kova geçmiş olan Yardımcı kendine gelmeye başlar. Yavaşça ayağa kalkar.)

BAY ÇİFO : (Kahvaltısını nazlı çiçeğin karşısında yapmak için küçük bir masa taşımaktadır. Evin içinden çıkarken konuşmaya başlamıştır. Körbi de tekrar evin camındaki yerine dönmüştür.) Saçmalama Körbi uzaylılar buraya neden gelsin ki!… (Şaşkınlıkla) Aaa bir uzaylı!

YARDIMCI : Anneciğim bir insan!

(Uzaylı o halde kaçmaya çalışırken ağaca çarpar. Yalpalayarak Bay Çifo’nun yanına gelir, Bay Çifo’nun elindeki masaya da çarpar ve masayla birlikte yere devrilir. Yardımcı yine başında kuş sesleri, yerde oturup kalmıştır.)

BAY ÇİFO : Eyvah. Galiba ona zarar verdim. Ne yaptım ben şimdi?

GÜNEŞ : Sizin suçuz değil Bay Çifo. Uzaylı yanlışlıkla size çarptı.

YARDIMCI : (Yavaşça kendine gelir.) Ne oldu bana? Neredeyim?

BAY ÇİFO : Benim suçum değil Sayın Uzaylı. Siz yanlışlıkla bana çarptınız.

YARDIMCI : Bir yere mi kaçtınız?

BAY ÇİFO : Hayır bana çarpıp bayıldınız.

YARDIMCI : Kaçırdınız mı? Kimi kaçırdınız? Siz kimsiniz?

BAY ÇİFO : Benim adım Çifo. Ben bu evde yaşıyorum.

YARDIMCI : Peki ben kimim?

BAY ÇİFO : Eyvaaah! Bay Güneş, ben bu uzaylıya bir şey anlatamayacağım galiba.

GÜNEŞ : Hafızasını kaybetmiş olmalı. En iyisi ona su getirin.

BAY ÇİFO : İyi fikir. (Söylediklerini canlandırarak konuşur.) Bay Uzaylı… siz şimdi…burada…oturup…beni…bekleyin…ben…sizi… iyileştirecek… bir şeyler…getireceğim. Hem vaktiniz varsa bu eşsiz çiçeğin karşısında oturup biraz sohbet ederiz. Bana geldiğiniz yerleri anlatırsınız. İlk defa bir uzaylı ile karşılaşıyorum.

(Bay Çifo bir şeyler getirmek için çıkar.)

4. Sahne

MİNTİ : Vay canına ne kadar ilginç bir sabah yaşıyoruz!

DÜŞÜK GAGA : Evet çok ilginç bir sabah yaşıyoruz. Çünkü nazlı çiçek bu sabah açtı. Bay Çifo da sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Bay Çifo kahvaltı masasını getirmek için içeri girdi. Bu sırada uzaylılar geldi. Bay Çifo dışarı çıktı. Uzaylılardan biri ile karşılaştı. Uzaylı, Bay Çifo’yu görünce telaşa kapıldı. Bay Çifo’nun elindeki masaya çarptı. Sonra kova kafasına girdi. İnanılır gibi değildi. Bak tekrar anlatıyorum…

MİNTİ : Tamam Düşük Gaga, tamam. Gevezeliği bırakır mısın lütfen! Anlattıklarının hepsini gördüm, ben de buradaydım.

KÖRBİ : Düşük Gaga bu sabah gördüklerini, yıllarca bıkmadan herkese anlatır Minti.

GÜNEŞ : Acaba daha neler göreceğiz çocuklar.

DÜŞÜK GAGA : Küstüm. Bir daha sizinle hiç konuşmayacağım.

DİĞERLERİ : (Minti, Körbi, Güneş) Emin misin!

YARDIMCI : Agh kafam, agh ne oldu bana öyle.

MİNTİ : Uzaylı kendine geliyor.

GÜNEŞ : Acaba neden buraya geldiler?

DÜŞÜK GAGA : Ben de çok merak ettim.

MİNTİ : Peki o zaman birisi sorsun.

DÜŞÜK GAGA : Eee şey, ben aslında sorardım ama hani benden korkar diye düşünüyorum. Minti sen sor.

MİNTİ : Ben mi? Ben de sorarım da… yani ben… sorayım o zaman. Bay Uzaylı.

YARDIMCI : (Kafasından kovayı çıkartır. Kovayı incelerken cevap verir.) Efendim.

MİNTİ : Eee, şey. Körbi size bir şey soracak. (Düşük Gaga’ya döner.) Değil mi Düşük Gaga?

DÜŞÜK GAGA : Öyle mi? Evet evet, bir şey soracak.

KÖRBİ : Ne? Ben mi? Hayır, hayır ben soramam. Sayın Uzaylı… Bay Güneş size bir şey soracak…

GÜNEŞ : Ah çocuklar yine yaptınız yapacağınızı. Peki peki tamam. Sorayım o zaman… Bay Uzaylı, biz sizin neden buraya geldiğinizi merak ettik.

YARDIMCI : Biz mi?

GÜNEŞ : Evet.

YARDIMCI : Buraya uzay oteli yapacağız.

GÜNEŞ : Uzay oteli mi!

MİNTİ : Uzay oteli mi!

KÖRBİ : Uzay oteli mi!

DÜŞÜK GAGA : Uzay oteli mi!

HEPSİ : Uzay oteli ha!

YARDIMCI : (Safça yanıtlar.) Evet, hem de kocaman bir uzay oteli yapacağız. Ama önce burayı düzlememiz gerekiyor. Sanırım bunlar, bunlar ve (Çiçeği gösterir.) hatta bunun yerine yapacağız oteli. Bunlar yok olacak ama yerine kocaman bir otel olacak.

GÜNEŞ : Yok mu olacak!

MİNTİ : (Güneş’e) Yok mu olacakmış?

DÜŞÜK GAGA : (Minti’ye) Evet yok olacakmış.

KÖRBİ : (Düşük Gaga’ya) Yok olacak öyle mi?

YARDIMCI : (Safça) Evet, ayrıca bu tarafı da dümdüz edeceğiz ve oraya da uzay gemilerimiz inecek.

DÜŞÜK GAGA : Eyvah, evimi yıkacaklar. Bana bir şeyler oluyor.

MİNTİ : Bizim evimizi de yıkacaklar.

KÖRBİ : Bana da bir şeyler oluyor.

GÜNEŞ : Çocuklar yalnızca kendinizi düşünmeyin. Baksanıza ormanın yarısını yok edeceklerini söylüyor.

DÜŞÜK GAGA : Eyvaaah. Şimdi ne yapacağız. Ah başım, zavallı ben, keşke göçmen bir kuş olsaydım da başıma bu gelmeseydi. Ah zavallı kanatlarım nereye uçarız, ne yaparız.

MİNTİ :Bekçisi olduğum orman yok olacak. Bay Çifo kim bilir ne kadar üzülecek.

KÖRBİ : Zavallı Bay Çifo, nazlı çiçeğin türü tükendiği için de çok üzülecektir.

GÜNEŞ : Durun çocuklar hemen ağlamayın. Bence uzaylı ile tekrar konuşalım… (Öksürür) Bay uzaylı. Benim arkadaşlarım burada yaşıyor. Ve bu ağaçlarda yaşayan daha pek çok arkadaşım var. Buraya otel yaparsanız pek çok canlı sizin yüzünüzden evsiz kalacak.

YARDIMCI : Bizim yüzümüzden evsiz mi kalacak?

DÜŞÜK GAGA : Evet evsiz kalacak, hem de sizin yüzünüzden.

MİNTİ : Evet sizin yüzünüzden.

GÜNEŞ : Öhö, öhö. Çocuklar bırakın da ben konuşayım… Uzaylı kardeş, sen kendin evsiz kalmak istemezsin değil mi?

YARDIMCI : Ben mi? Eee, şey. Evet, ben evsiz kalmak istemem.

GÜNEŞ : Güzel. O zaman bence otelinizi daha uygun bir yere yapın. Böylece buradaki pek çok canlı da sizin yüzünüzden evsiz kalmamış olur.

YARDIMCI : (Aynı saflıkla konuşmaya devam eder.) Tamam olur, ben gidip patrona söyleyeyim… Patron, patron sana söylemem gereken çok önemli bir şey var. (Uzay gemisinden içeri girer.)

5. sahne

GÜNEŞ : Bakın gördünüz mü? Tatlı tatlı konuşunca ne kadar da kolay hallettik sorunumuzu.

DÜŞÜK GAGA : Evet Bay Güneş, sizi tebrik ederim. Ben konuşsaydım ancak bu kadar ikna edici konuşurdum.

BAY ÇİFO : (Bay Çifo evden dışarı çıkmıştır.) İşte buldum. Sayın Uzaylı bunu içerseniz kendinizi daha iyi hissedersiniz. (Etrafta uzaylıyı göremez.) Çok ilginç. Misafirimiz nereye gitti arkadaşlar?

DÜŞÜK GAGA : Oradaki arabalarına gitti Bay Çifo. Bay Çifo, şimdi anlatacaklarıma inanamayacaksınız. Bu uzaylılar var ya, işte bu uzaylılar çok kötüler.

BAY ÇİFO : Kötü mü?

DÜŞÜK GAGA : Evet kötüler. Bizim evlerimizi yıkacaklar ve ormanın bu tarafını yok edeceklermiş.

BAY ÇİFO : Saçmalama Düşük Gaga.

DÜŞÜK GAGA : Gerçekten Bay Çifo…

BAY ÇİFO : Düşük Gaga! Ben biraz önce uzaylı ile tanıştım. Hiç de kötü birine benzemiyor. Bence sen yine o muhteşem hayal gücünü kullanıyorsun.

KÖRBİ : Hayır Bay Çifo. Düşük Gaga haklı. Bu uzaylıların amaçları gerçekten kötüymüş.

BAY ÇİFO : Körbi sen de mi?

MİNTİ : Evlerimizi ve ormanı yok edeceklermiş Bay Çifo.

BAY ÇİFO : Şimdi anladım. Siz beni kıskanıyorsunuz.

MİNTİ : Kıskanıyor muyuz?

BAY ÇİFO : Evet kıskanıyorsunuz. Biraz önce ben, uzaylıya birlikte kahvaltı yapalım deyince siz beni kıskandınız. Arkadaşlar kahvaltıyı hep birlikte yapacağız, bu yüzden kıskançlık göstermenize gerek yok ki.

KÖRBİ : Hayır Bay Çifo biz sizi kıskanmıyoruz.

BAY ÇİFO : Yapmayın çocuklar. Onunla arkadaş oldum diye sizi de unutacak değilim ya. Ama siz bu güzel günde benim tüm keyfimi kaçırmaya çalışıyorsunuz.

GÜNEŞ : Bay Çifo, çocuklar haklı. Uzaylılar buraya bir otel yapmak için gelmiş. Biz de sizin kahvaltıya beklediğiniz uzaylıya buraya otel yapamayacağını söyledik. O da diğer uzaylıya buraya otel yapamayacaklarını söylemeye gitti.

BAY ÇİFO : Bay Güneş! Doğrusu sizden hiç beklemezdim.

GÜNEŞ : Bize inanmıyorsanız kahvaltı yaparken uzaylıya kendiniz sorun.

BAY ÇİFO : Peki dediğinizi yapacağım ama böyle olmadığını gördüğünüzde çok utanacaksınız.

(Bay Çifo kahvaltı masasını yerden alır evin önüne koyar ve iki tane de sandalye hazırlar. Bu sırada uzay gemisinin içinden sesler duyar. Sevinç ile öne atılır. Uzay gemisinin içinde konuşulanları duyduktan sonra ise çekinceyle Düşük Gaga’nın bulunduğu ağacın arkasına saklanır.)

6. sahne

PATRON : (Uzay gemisinin içinde gölgesi görünür.) Seni işe yaramaz sersem. Burada yaşayanların ne dediği umurumda değil. Bir an önce bu işi bitirmek istiyorum anlıyor musun? Bir an önce bu işi bitirip bir sürü para kazanacağım tamam mı? (Kendi kendine) İşte önemli olan bu; bir sürü para, bir sürü…

YARDIMCI : Ama patron canlıların evi…

PATRON : Bak hala bana canlılardan bahsediyorsun! Bu gidişle sen yok edeceğimiz ağaçları işaretleme işini bile tek başına beceremeyeceksin. Hadi beni takip et. Sürekli vaktimi harcıyorsun… Gitsin canlılar da başka yere taşısın evini. (Birlikte sahneye çıkarlar. Uzaylılar çıkmadan önce Bay Çifo, Düşük Gaga’nın bulunduğu ağacın arkasına saklanmıştır.)

YARDIMCI : (Masanın olduğu tarafa bakar.) Biraz önce karşılaştığım insan nerede acaba?

PATRON : Bak şu işe. Hala kendi kendine konuşuyor. Kendi kendine konuşmayı bırak da şu işe başla.

YARDIMCI : Peki patron.

PATRON : İşe buradaki ağaçları yok ederek başlayacaksın. Sonra bu tuhaf şeyi yok edeceğiz (Bay Çifo’nun evini gösterir.) ve arkadaki kocaman ağaçları da keseceğiz.

YARDIMCI : Peki patron.

PATRON : Hadi işe koyul bakalım.

YARDIMCI : Hangi işe patron.

PATRON : Bana bir daha soru sorarsan kovulacaksın ve başlayacak bir işin olmayacak. Diyorum ki: şu ağacı keserek işe başlayacaksın ve sonra da şuradaki bitkileri yok edeceksin. Anladın mı?

YARDIMCI : Peki patron…. Patron şey. Ben bu ağacı nasıl yok edeceğim?

PATRON : İnsanlar gibi yok edeceksin.

YARDIMCI : İnsanlar nasıl yok ediyor ki patron?

PATRON : İçerde araştırdım. Bunları yok etmek için kullandıkları en basit aletin adı baltaymış… Baltanın keskin tarafını ağaca vuracaksın ve sonunda devrilecek, anladın mı beni? (Kendi kendine konuşur.) Böylesi daha ucuz. Kendi makinelerimizi getirsek daha masraflı olacak. Bu mankafa çalışsın dursun. Hem ona az para veriyorum.

YARDIMCI : Patron! Peki bu ağaçların canı acımıyor mu?

PATRON : Bana ne ağaçların can acısından. Ben sana ne dedim? Bir daha soru sormak yok demedim mi? Sana gemide ürettiğim baltayı vereyim. Baltayı alınca işini yapmaya başlarsın.

YARDIMCI : Peki patron. (Kendi kendine) Zavallı ağaçlar.

(Önde Patron arkasından Yardımcı uzay gemisine girer.)

7. sahne

GÜNEŞ : Bay Çifo bakın kendi kulaklarınız ile işittiniz. Şimdi bize inandınız mı?

DÜŞÜK GAGA :Aslında arkadan giden uzaylı kötü birine benzemiyor. Büyük babam dermiş ki…

BAY ÇİFO : Düşük Gaga! Büyük babanın ne dediğini sonra dinleriz. Şimdi daha önemli işlerimiz var… Gerçekten haklıymışsınız Bay Güneş. Bu uzaylılar buraya otel yaparak ormanımızı yok edecek. Size inanmamıştım ama gözlerimle görünce inandım. Hepinizden özür dilerim.

KÖRBİ : Bay Güneş; anlaşılan şu giden uzaylıya söyledikleriniz pek işe yaramamış.

MİNTİ : Bay Çifo da misafirperverlik yapıp o kötü kalpli uzaylılara kahvaltı ikram edecekti.

GÜNEŞ : Minti işte şimdi kıskançlık gösterdin.

BAY ÇİFO : (Evin önünde bir sağa, bir sola düşünceli düşünceli adım atmaktadır.) Onların buraya otel yapmasını engelleyecek bir plan bulmalıyız.

DÜŞÜK GAGA : Yine bu ağacın arkasına saklanın Bay Çifo. Burada tehlike olmadan daha rahat düşünebilirsiniz.

BAY ÇİFO : Yine oraya saklanamam. Bu sefer bu ağaca daha fazla yaklaşabilir ve yaklaşırsa da beni kesin görür.

PATRON : (İçerden) Neden aradığım malzemeleri hemen bulamıyorum.

KÖRBİ : Biraz acele etmelisiniz Bay Çifo, uzaylılar gelmek üzereler.

YARDIMCI : (İçerden) Bilmem patron, neden?

PATRON : (Kızarak) Çünkü sen dağınık ve beceriksiz birisin de ondan… İşte buldum. Şuraya bak nerede?

YARDIMCI : Nerede patron?

PATRON : Bana cevap verip tepemin tasını attırma. Hadi şunu al sonra da çık işini yap.

BAY ÇİFO : Eyvah uzaylılar geliyor ve hala plan yapmak için saklanacak bir yer bulamadım. Nereye gitsem acaba? (Sahnedeki sepete tutunmuştur.) Şunun gibi içine girecek bir şey bulmalıyım.

GÜNEŞ : Neden onun içinde saklanmıyorsunuz Bay Çifo?

BAY ÇİFO : Doğru ya neden bunun içine saklanmayı akıl edemedim?

YARDIMCI : Patron benim karnım acıktı. Buraya geldiğimizden beri hiçbir şey yemedik. Bir şeyler yesem de sonra çalışmaya başlasam?

BAY ÇİFO : Gelmek üzereler. Bir an önce şunun içine saklanayım.

PATRON : Şu an hiçbir şey yiyemezsin. Önce işini bitir, iyi çalışırsan yemeğini ondan sonra yersin.

YARDIMCI : (Bozulmuş bir ifade ile gemiden dışarı çıkar.) Peki patron.

(Bay Çifo, Yardımcı sahnede görünmeden önce sepete saklanmayı başarmıştır.)

YARDIMCI : (Kendi kendine) Hep böyle yapıyor. Beni sürekli aç çalıştırıyor. Aç karınla işimi nasıl iyi yapabilirim ki! (Etrafa bakınır.) Önce hangilerini kessem ki? (Elindeki baltayı inceler.) Bu insanların da ne kadar ilkel aletleri var. (Düşük Gaga’nın bulunduğu ağaca yaklaşır. )

DÜŞÜK GAGA : Hayır olamaz, bu ağacı kesecek.

YARDIMCI : Ne! (Korkarak Düşük Gaga’ya bakar.) Bana bir şey mi dedin?

DÜŞÜK GAGA : Hayır demedim. Sana niye bir şey diyecekmişim. Sen benim evimi keseceksin, arkadaşlarımın evlerini yok edeceksin ve ondan sonra hala benim seninle konuşacağımı düşünüyorsun öyle mi?

KÖRBİ : Vay canına. Düşük Gaga. Seni uzun zamandır tanıyorum ilk defa gereksiz konuşmadın. (Yardımcı’ya döner.) Sen hepimizin hayatını mahvedeceksin.

YARDIMCI : Ben mi?

MİNTİ : Evet, siz bir otel yapacaksınız diye burada yaşayan pek çok canlı sizin yüzünüzden yok olacak.

YARDIMCI : Ama biz sadece otel yapacağız.

DÜŞÜK GAGA : Evet ama bizim evlerimizi yok ederek otel yapacaksınız.

KÖRBİ : Ve buradaki pek çok bitkiyi ve ağacı da…

YARDIMCI : Otelimiz bitince otelin etrafına yeni ağaçlar koyabiliriz.

MİNTİ : Nereye? Zaten bitkilerin yaşayacağı yerler her geçen gün azalıyor.

YARDIMCI : Ama dünya küçük bir yer değil ki!

GÜNEŞ : Fakat her geçen gün insanlar diğer canlı türleri için daha küçük bir yer haline getiriyor. Bak önündeki bitki türünün son örneği. Ve onu oradan yok ederseniz bir daha asla öyle bir çiçek benim ışıklarımı göremeyecek.

YARDIMCI : (Bitkiyi incelemek için öne doğru yürür.) Öyle mi? Ne de güzel görünüyor. Bizim geldiğimiz yerlerde böyle bitkiler hiç yok. Geçmişte varmış ama bizim de büyüklerimiz onları yok etmiş.

KÖRBİ : Şimdi de burayı yok etmeye çalışıyorsunuz.

YARDIMCI : (Bitkiye bakar.) Aslında bunları yok etmek istemiyorum.

DÜŞÜK GAGA : O zaman bunları yok etmeyin.

YARDIMCI : Ama patron…

GÜNEŞ : Patronuna yaptığınız şeyin doğru olmadığını söyle.

YARDIMCI : Ama o beni dinlemez ki, bana hep kızıyor.

PATRON : (Uzay gemisinden kafayı uzatır.) Sen hala işe başlamadın mı? Bir an önce ağaç kesme işine başla yoksa ben gelip seni keseceğim.

YARDIMCI : Patron ama…

PATRON : Bak hala bana cevap veriyorsun. Ben sana kaç defa bana cevap vermeyeceksin dedim? Doğru sana verdiğim işi bitir tamam mı?

YARDIMCI : Tamam patron…

PATRON : Önce yakınımızdaki ağaçları keserek işe başla. (Kafasını uzay gemisinden içeri sokar.)

(Bay Çifo sepete girdiğinde etrafındaki çalılarla sepetin üzerini kapatmıştır. Sepetin her iki yanında da birer delik vardır. Buradan da ellerini çıkartıp birer dal parçası tutar. Sepet, bodur bir ağaç gibi görünmektedir. Yardımcı elindeki baltaya bakar. Bay Çifo’nun içine saklandığı sepete yaklaşır. Hem elindekine yabancıdır, hem de kesmeyi planladığı ağaca. Minti ve Körbi camın kenarına, Düşük Gaga da ağacın arkasına gizlenmiş bir şekilde olanları kaygıyla izlemektedir.)

YARDIMCI : Bu ağaç diğerlerine hiç benzemiyor. Sanki bu şey daha önce burada yok gibiydi. Neyse patron gelmeden bu ağacı keseyim. Bu şey neresinden tutuluyor acaba?

(Baltayı keşfetmeye çalışırken bir yandan da yaslanmak için sepete elini uzatır. Bu sırada Bay Çifo yana bir adım atar ve Yardımcı sepete yaslanayım derken yere düşer. Yardımcı toparlanır ve şaşkın bir şekilde ayağa kalkar. Bay Çifo bu sırada yere düşen baltayı almıştır ve Yardımcı fark etmeden baltayı duvarın arkasına atmıştır.)

YARDIMCI : Ne oldu bana? Nerede bu… bu… bu balta dedikleri şey?

(Yardımcı sahnede baltayı arar.)

YARDIMCI : Baltayı kaybettim ve bu ağaç hareket ediyor. Başım dönmeye başladı. Neler oluyor bana? Kendimi hiç iyi hissetmiyorum.

(Bay Çifo tuttuğu dalı Yardımcı’nın başının hizasına getirmiştir. Yardımcı kalkarken başını çarpar ve Bay Çifo diğer elinde tuttuğu dal ile yardımcının arkasından da vurur. Yardımcı başında kuş sesleri ile yalpalayarak yine yere düşer ve sürünerek uzay gemisine gider.)

YARDIMCI : (Girerken) Ben bu ağacı kesemedim. Ben bu işi beceremeyeceğim. Patron beni işten kovacak ve işsiz, parasız, evsiz kalacağım.

8.sahne

BAY ÇİFO : (Heyecanla sepetten çıkar.) Yaşasın kaçtı. Bir plan yapmama gerek kalmadan onlardan kurtulduk.

DÜŞÜK GAGA : Uzaylıya karşı harikaydınız Bay Çifo. Tıpkı bir kahraman olan büyük babam gibi. Hiç unutmam büyük babam anlatırdı, bir gün avcılar gelmiş ve o da sizin gibi saklanıp…

GÜNEŞ : Düşük Gaga! Lütfen hikayeni başka bir zaman anlatır mısın? Bay Çifo bence sevinmek için daha erken. Uzaylıların bu kadar kolay pes edip gitmeyeceğini az önce öğrendik değil mi?

BAY ÇİFO : Siz de çok karamsarsınız canım. Baksanıza uzaylı çıkarken ne kadar da kötü görünüyordu.

GÜNEŞ : Siz uzaylının acımasız patronunu unutuyorsunuz Bay Çifo.

PATRON : (İçerden) Sen benim ne kadar kararlı biri olduğumu unutuyorsun galiba. Önüme çıkan küçük bir zorluk beni yıldıramaz. Anladın mı beni?

YARDIMCI : (İçerden) Ama patron ağaçlar hareket ediyor.

PATRON : O zaman bir ip bulacak ve şu hareket eden ağacı bağlayacaksın. Her şeyi ben mi söyleyeceğim! Bir an önce bu işi bitireceksin tamam mı?

YARDIMCI : (İçerden) Peki patron.

BAY ÇİFO : Galiba haklısınız Bay Güneş.

GÜNEŞ : Korkarım yine bir plan yapmak için yeterli vaktiniz yok.

PATRON : (Hala içerden konuşur.) Çok vaktimiz yok. Ne diye burada oyalanıyorsun. İpi al, o ağacı bağla ve sonra da kes. Hadi acele et.

KÖRBİ : Yine saklansanız iyi olur Bay Çifo.

GÜNEŞ : Körbi haklı. Bir an önce saklanmalısınız. Ben onları konuşarak bir daha ikna etmeye çalışacağım. Fakat Düşük Gaga sen bu sefer hiç konuşmayacaksın tamam mı?

DÜŞÜK GAGA : Bu isteğiniz beni çok üzdü Bay Güneş.

MİNTİ : Yine geliyor dikkatli olalım. (Minti, Körbi, Düşük Gaga ve Bay Çifo biraz önceki gibi saklanır.)

YARDIMCI : (Kapıdan görünür.) Tamam patron acele ediyorum. (Elinde bir halat vardır.)

PATRON : (Uzay mekiğinden sadece kafasını uzatır.) Nerde bu hareket eden ağaç?

YARDIMCI : (Bay Çifo’nun saklandığı sepeti gösterir.) Orada patron.

PATRON : Onu bir yerlere sımsıkı bağla. Arkadaki eve olabilir. Bağladıktan sonra da balta ile kesersin. Tamam mı?

YARDIMCI : Tamam patron.

PATRON : Duyamadım!

YARDIMCI : Tamam patron.

PATRON : Eğer bu sefer de o ağacı kesmeyi başaramazsan seni uzaydaki en ıssız gezegene bırakırım. Şu hale bak! Ne kadar zamandır buradayız, hala işimize başlayamadık. Hep senin sersemliğin yüzünden. Gemideki işimi bitirince buraya gelip yaptığın işleri kontrol edeceğim. Hata yapmasan iyi olur. Beni anlıyorsun değil mi?

YARDIMCI : Anlıyorum patron.

(Patron tekrar gemiye girer. Yardımcı bir elindeki ipe, bir de karşısındaki ağaca bakar. Ağaca doğru yürür.)

YARDIMCI : (Kendi kendine konuşur.) Sürekli bana bağırıyor. Hata yapsam da yapmasam da sürekli bana bağırıyor. (Ağacın yanına gelmiştir.) Önce bunu bağlamalıyım. Nasıl yapsam da bağlasam. (Bay Çifo’nun ağaç gibi göründüğü sepetin etrafında dolanır ve kendi kendine konuşmaya devam eder.)

GÜNEŞ : O ağacın gölgesine pek çok canlı sığınır.

YARDIMCI : Ne? Ne oldu? Kim konuştu?

GÜNEŞ : Ben konuştum.

YARDIMCI : Dalmışım, siz birden bir şey deyince çok korktum. Ne dediniz?

GÜNEŞ : Şu an kesmek istediğiniz ağacın gölgesinde ve hatta içinde pek çok canlı yaşıyor. Onları evsiz bırakmak üzeresiniz.

YARDIMCI : Evet ama benim yapabileceğim bir şey yok. Patron bu işi bir an önce bitirmem gerektiğini söyledi. (Ağacı bağlama işini bitirmiştir, baltayı aramaya başlar.)

GÜNEŞ : Küçücük yavru kuşlar, minik tavşanlar ve sevimli sincaplar sizin yüzünüzden…

YARDIMCI : Küçük yavru kuşlar mı? Onları başka bir yere siz taşısanız? Ben küçüklere bir şey olmasını istemem. (Baltayı aramayı sürdürür.) Nerde bu balta?

GÜNEŞ : Siz otelinizi daha uygun bir yere yapsanız olmaz mı acaba?

YARDIMCI : Olmaz. Patron buranın otel yapmak için çok elverişli olduğunu söyledi.

GÜNEŞ : Ama buraya otel yapmanız canlılar için hiç de elverişli değil.

YARDIMCI : Onlar da başka yere taşınsınlar. Başka yerlerde bir sürü ağaç var.

GÜNEŞ : Her geçen gün onlar yok ediliyor ve artık canlıların gideceği bir yer kalmadı.

YARDIMCI : (Baltayı aramayı sürdürür.) Çok kötü. Neden yok ediliyor?

GÜNEŞ : Sizin gibiler yüzünden. Sadece kendini düşünüp diğerlerinin yaşamına önem vermeyenler yüzünden ormanımız yok ediliyor.

YARDIMCI : (Etrafına bakınır.) Ben şeyi…

GÜNEŞ : Bakın Sayın Uzaylı, önünüzdeki bitkinin nesli bu yüzden tükendi. Bay Çifo özenle korumasa ve şuradaki çiçeğe özenle bakmasa bu çiçek de şimdiye kadar yok olmuştu.

YARDIMCI : (Baltayı aramayı sürdürerek konuşur.) Acaba şeyi…

GÜNEŞ : İşte bu yüzden buradan gitmeli ve başkalarına zarar vermeyecek yeni bir yer bulmalısınız. Ya da otel yapma fikrinden vazgeçmelisiniz. Buradaki canlılar da huzur içinde yaşamaya devam etsin.

YARDIMCI : Baltamı gördünüz mü acaba?

GÜNEŞ : Balta mı?

YARDIMCI : Evet onu bir türlü bulamıyorum.

GÜNEŞ : Siz beni dinlediniz mi?

YARDIMCI : Patronun bana kızmaması için bir an önce işe başlamalıyım.

GÜNEŞ : Siz beni dinlememişsiniz.

YARDIMCI : Biraz önce oradaydı. Oradan nereye gitti bir türlü anlayamıyorum. Acaba yanlışlıkla uzay gemisine mi götürdüm. Ama burada kaybettiğime eminim. (Güneşe döner.) Şey sohbet çok güzeldi. (Kendi kendine konuşarak çıkar.) Gerçi ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama! Geminin içine bakayım en iyisi. Neyse… Yine görüşürüz.

9. sahne

DÜŞÜK GAGA : Bravo Bay Güneş. Çok başarılı bir konuşma oldu.

BAY ÇİFO : (Sepetin içinden kafasını uzatır.) Lütfen Bay Güneş’e haksızlık etme Düşük Gaga. Bay Güneş çok iyi konuştu ama bu uzaylılar buraya otel yapmaya kararlı gözüküyor.

GÜNEŞ : Evet Bay Çifo. Onları konuşarak ikna edemeyeceğimiz anlaşıldı.

BAY ÇİFO : Başka bir şeyler bulmalıyız. Onları vazgeçirecek bir şeyler. Onlara öyle bir şekilde karşı gelmeliyiz ki bizden korksunlar ve burayı yok etmeye cesaret edemesinler.

KAPLUMBAĞA : (Evin yanındaki duvarın üzerinde görünür. Spordan dönüyordur.) Merhaba arkadaşlar spor bitti, şimdi sıra kahvaltıda. Bir an önce evime gitmeliyim… Bu arada neden bir ağaca benzemeye çalışıyorsunuz Bay Çifo?

YARDIMCI : (Kaplumbağayı fark etmeden kendi kendine mırıldanarak sahneye girer.) Hay aksi bu balta geminin içinde de yok. (Bay Çifo kafasını yine sepete sokar.)

KAPLUMBAĞA : (Diğerleri de saklanır. Kaş göz işareti ile Kaplumbağa’nın arkasını işaret ederler.) Ne var? Neden sesiniz çıkmıyor? Niye saklandınız öyle? (Bu sırada bulunduğu yerde ayağı baltaya takılır.) Ahh bu da ne! Çocuklar ne kadar dağınıksınız bu balta buraya bırakılır mı?

YARDIMCI : İşte balta. (Baltayı alır.) Teşekkür ederim.

KAPLUMBAĞA : (Uzaylı ile burun buruna gelir. Bir anda hipnotize olmuş gibi kalakalır. Yutkunur.) Bir şey değil.

YARDIMCI : (Kaplumbağa’yı yakından inceler.) Sizi ilk defa görüyorum. Ne kadar ilginç bir görünümünüz var.

KAPLUMBAĞA : (Yutkunarak) Öyledir.

YARDIMCI : Ben şu ağacı keseceğim. Şimdi işime başlamalıyım. Sonra görüşürüz.

KAPLUMBAĞA : (Hala donmuş kalmıştır. ) Görüşürüz.

YARDIMCI : (Ağaca yönelmiştir. Başlamak için hazırlık yapar.)

KÖRBİ : (Evden çıkıp Kaplumbağa’nın yanına duvarın üstüne gelir.) İyi misin Kaplumbağa kardeş?

KAPLUMBAĞA : Ben mi?

KÖRBİ : Bu uzaylılar burayı yok etmeyi ve yerine otel yapmayı planlıyor.

KAPLUMBAĞA : Otel mi?

YARDIMCI : (Sepeti bağlama işi bitmiştir.) Artık işime başlayabilirim.

KÖRBİ : Bay Çifo’nun hayatı o sepetin içinde tehlikede, ne yapacağız?

MİNTİ : (Minti de evden çıkıp, Körbi ve Kaplumbağa’nın yanına gelmiştir.) Bay Çifo’ya yardım etmek için bir şeyler yapmalıyız.

YARDIMCI : (Baltayı kaldırır.) Biiir, ikiiii ve…

KÖRBİ-MİNTİ : Hayıııır.

YARDIMCI : (Sesin geldiği yöne bakar.) Hıı. (Önüne döndüğünde sepet yer değiştirmiştir.) Üüüç. (Baltayı boşluğa savurduğu için yere düşer. Bir süre başında kuşlar uçar. ) Hay aksi. Bu şey bağlı iken nasıl yer değiştirebilir ki!

KÖRBİ : Bay Çifo oraya bağlanmış iken nasıl yer değiştirebildi ki!

ARI : (Körbi, Minti ve Kaplumbağa’nın arasında duvarın üstünde görünüvermiştir.) Ben yaptım.

MİNTİ : Neyi?

ARI : Bir süredir olanları ağacın arkasına gizlenmiş izliyordum. Kaplumbağa kardeş uzaylı ile karşılaştığı sırada ben de fırsattan yararlanıp iğnemle Bay Çifo’nun bağlı olduğu ipi kestim.

KÖRBİ : Böylece Bay Çifo son anda kurtulmuş oldu.

MİNTİ : Yine de tamamen kurtulmuş değil.

ARI : Ormandaki diğer arkadaşlarımızdan da yardım istemeliyiz.

KAPLUMBAĞA : O zaman ben yardım getirmek için gideyim.

ARI : Ben de arkadaşlarıma haber vereyim. Siz burada Bay Çifo’ya yardım etmeye çalışın tamam mı?

MİNTİ – KÖRBİ : Tamam.

(Arı ve Kaplumbağa duvarın ardında kaybolur. )

YARDIMCI : (Ayağa kalkmıştır.) Ben… bu… ağacı… ke-se-ce-ğim! (Yardımcı bir adım attıkça sepet bir adım geriler.) Buraya gel. Gitme. Gitme diyorum sana! (Bu şekilde yürüyerek Minti ve Körbi’nin bahçe duvarında gizlendikleri yere kadar gelmişlerdir. Yardımcının arkası çite dönüktür. Bay Çifo duvar ile Yardımcı arasına sıkışıp kalmıştır.)

KÖRBİ : (Minti’ye fısıldayarak) Buraya geldi. Dikkatini dağıtmalıyız.

MİNTİ : Tamam o zaman ben onu ısırmak için fırlıyorum.

KÖRBİ : Dur. Dur sakın gitme. Bu çok tehlikeli olur.

YARDIMCI : (Bay Çifo sepetin içinde iyice çaresiz bir durumda kalmıştır.) Buradan öteye gidemezsin ağaç. Şimdi seni burada bağlayıp keseceğim.

MİNTİ : Ne yapacağız peki? Oturup buradan seyredecek miyiz?

KÖRBİ : Şuradaki süpürge ile dikkatini dağıtabiliriz.

YARDIMCI : Köşeye sıkıştın. Seni bağlamama bile gerek kalmadı.

MİNTİ : Hadi acele edelim.

YARDIMCI : Biiir, İkiiii veeee… (Bu sırada Minti ve Körbi ağzıyla tuttuğu süpürgeyi Yardımcı’nın arkasına dürter. ) Hııı! Kim var arkamda? (Bay Çifo saklandığı yerden uzanıp Yardımcı’nın arkası dönükken baltasını almaya çalışır. Baltayı tam almışken elinden düşürür. Baltanın sapı Yardımcı’nın ayağına düşer.) Ayyy ayağım. Neler oluyor burada! Patrooon burada anlayamadığım şeyler oluyor. (Bir ayağını tutarak zıplaya zıplaya çıkar.) Patroooon!

KÖRBİ : İşte şimdi bu kocaman orman için kahramanlık yaptın Minti.

MİNTİ : Gerçekten mi? Teşekkür ederim Körbi. Süpürge ile uzaylının dikkatini dağıtma fikri sana ait ama.

KÖRBİ : Yo sen olmasaydın Yardımcı’yı kaçırmayı başaramazdık..

BAY ÇİFO : (Sepetten çıkmıştır.) İkiniz de harika iş çıkardınız çocuklar. Eğer o uzaylının dikkatini dağıtmasaydınız ben de uzaylının elinden baltayı düşüremeyecektim.

DÜŞÜK GAGA : (Bozulmuştur) Tabii ben bir kuş olarak buradan size yardım edemediğim için beni dışlıyorsunuz.

BAY ÇİFO : Olur mu öyle şey Düşük Gaga. Eğer korkak bir kuş olsaydın uçup gitmiştin bile. Bizi terk etmeyip hala burada olduğuna göre sen de oldukça cesur bir kuşsun.

DÜŞÜK GAGA : Tabii aslında benim büyük babam da çok kahramanmış. Bir zamanlar avcılar gelmiş o da sizin gibi saklanmış ve…

10.sahne

PATRON : (Yardımcı’nın kulağından tutarak içeri girer.) Beceriksiz. Bu işi kendim yapacağım. Sen de nasıl yapılıyormuş öğreneceksin. Bir işi de ben olmadan yapmayı beceremiyorsun. (Bay Çifo’yu görür.) Hıı! Bu ağaç da ne böyle!

YARDIMCI : Aaa ağaç insan olmuş. Ya da insan ağaç olmuş. Ağaç insan!

(Sessizlik)

BAY ÇİFO : Ben ağaç insan falan değilim. Burada yaşayan sıradan bir çiftçiyim. Siz gelene kadar huzurlu bir hayatım vardı. Ama siz benim ve diğer arkadaşlarımın hayatını mahvetmek üzeresiniz. Buradaki ağaçların kesilmesine ve yerine otel yapılmasına izin vermeyeceğim. O yüzden bu sepetin içinde sizi engellemeye çalışıyorum.

KAPLUMBAĞA : (Duvarın üzerinde görünür.) Yalnız değilsiniz Bay Çifo. Biz de yardımınıza geldik. (Kaplumbağa’nın arkasından başka kaplumbağalar da görünür.)

KÖRBİ : (Duvarın üzerinden görünürler.) Biz de yanınızdayız Bay Çifo.

MİNTİ : Evet yanınızdayız.

DÜŞÜK GAGA : Beni unutmayın, ben de buradayım.

(Hepsi uzaylılara karşı meydan okuyucu bir duruş almışlardır. Kısa bir süre gerilimli bir müzik ile bu fotoğraf görüntü desteklenir.)

PATRON : Şimdi neden işimizi yapamadığımız anlaşıldı. Demek bu insan çalışmamızı engelliyordu. (Yardımcısına döner.) Çabuk şu insanı ve canlıları buradan uzaklaştır.

YARDIMCI : (Kararsız kalır.) Ama patron.

BAY ÇİFO : Hiçbir yere gitmiyoruz. Burası bizim ve elimizden alamazsınız. (Bir adım daha öne çıkmıştır.) Önce beni yok etmeniz gerekir.

PATRON : (Yardımcısına döner.) Sana ne dediğimi duymuyor musun? Şunları ayağımın altından çek… Hadi sersem niye aval aval bakıyorsun?

(Aynı müzik ve fotoğraf görüntü devam etmektedir. Bir süre sessizlik ile gerilim vurgulanır.)

YARDIMCI : (Bir süre tereddüt ettikten sonra) Hayır yapmayacağım. Buradaki canlıların evsiz kalmasına neden olamam.

PATRON : Ne dedin sen?

YARDIMCI : Buraya otel yapmamız doğru değil. Ayrıca ben sersem değilim patron.

PATRON : Demek öyle! Kovuldun.

YARDIMCI : Senin kovmana gerek yok ben zaten işi bıraktım. (Bay Çifo’nun bulunduğu tarafa geçer.)

(Aynı fotoğraf görüntü ile gerilim desteklenir.)

PATRON : Öyleyse kendi işimi kendim hallederim. (Baltayı almaya yönelir.)

ARI : (Duvarın üzerinde görünürler.) Biz de yetiştik Bay Çifo. Hadi arkadaşlar ormanımızı korumak için iğnelerinizi hazırlayın.

(Arıların sesi artar. Sahne ışıkları yanıp sönmeye başlar. Patron’un ah – uh diye sesi duyulur. Canlıların Patron ile mücadelesi bu tablolar ile betimlenir. Her ışık açıldığında Patron’un zor durumda olduğunu gösteren bir tablo oluşur. )

PATRON : (Birinci ışık açıldığında zor durumda görünür.) Vazgeçmeyeceğim, buraya otel yapmaktan vazgeçmeyeceğim.

PATRON : (İkinci ışık açıldığında daha zor durumdadır.) Bakın isterseniz size bu otelden pay veririm. Benimle birlikte iyi kazanabilirsiniz.

PATRON : (Üçüncü ışık açıldığında yerde sürünmeye başlamıştır.) Hey insan duyuyor musun beni. Çok para vereceğim sana.

PATRON : (Uzay gemisine doğru sürünerek kaçmayı sürdürür.) Gelmeyin üzerime. Gelmeyin diyorum size… Niçin beni dinlemiyorsunuz. Durun gelmeyin.

YARDIMCI : Demek ki her zaman gelişmiş olan gelişmemiş olanı ezemiyormuş patron. Baksana haline gülünecek durumdasın.

PATRON : (Arı sesleri ve diğer canlıların sesi şiddetlenir.) Durun yapmayın. (Korku çığlıkları ile aracına biner. Uzay gemisine binince canlıların sesine uzay mekiğinin kalkış efekti de eklenir.)

11. Sahne

BAY ÇİFO : (Uzay gemisinin ardından bakar.) Şimdi gerçekten kurtulduk.

MİNTİ : Yaşasın uzaylıya karşı birer kahraman gibi mücadele ettik.

KÖRBİ : Kaplumbağa ve Arı ile arkadaşlarının da büyük yardımı oldu doğrusu.

KAPLUMBAĞA : Aslında daha çabuk gelebilirdik ama biliyorsunuz ki biz kaplumbağayız.

ARI : Benim de bütün çiçeklerden arkadaşlarımı toplamam biraz zaman aldı.

BAY ÇİFO : Olsun arkadaşlar yine de tam zamanında geldiniz. Bizden daha gelişmiş olmasına karşı hep birlikte olunca karşısında durabildik. Ve o uzaylının cesareti kırıldı. Gücünü kullanmak aklına bile gelmeden kaçtı. (Yardımcı’ya döner.) Size de çok teşekkür ederiz.

YARDIMCI : (Üzgün) Bir şey değil.

BAY ÇİFO : Neden bu kadar üzgün görünüyorsunuz?

YARDIMCI : Artık gidecek bir yerim yok.

BAY ÇİFO : (Birlikte yaşadığı arkadaşlarına bakar.) Bizimle kalabilirsin. Evimi Körbi ve Minti ile paylaşıyorum. Onların da hayır diyeceğini sanmıyorum… Körbi, Minti ne dersiniz?

MİNTİ : Bence harika olur Bay Çifo.

KÖRBİ : Evet, bir arkadaşımız daha olur.

DÜŞÜK GAGA : Yaşasın sohbet edecek biri daha. Böylece hikayelerimi dinlememiş olduğunuz için size her hikayemi başından itibaren anlatabilirim.

HERKES : Yoo. Hayır.

DÜŞÜK GAGA : Bakın uzaylı beyefendi aslında benim büyük babam da çok kahramanmış. Bir zamanlar avcılar gelmiş o da sizin gibi …

GÜNEŞ : (Öksürür) Akşam oluyor. Ben gitsem iyi olur. (Oyun boyunca sahne üzerinde minik minik yer değiştirmiştir.)

BAY ÇİFO : Çok teşekkür ederiz Bay Güneş. Ormanımız yok olmasın diye siz de çok çaba gösterdiniz.

GÜNEŞ : Ama burada konuşmaktan başka hiçbir işe yaramadım. Daha fazla yaklaşsam orayı çok ısıtarak ormanı bu sefer ben yok edebilirdim.

BAY ÇİFO : Olsun Bay Güneş. Sizin bize fikir vermeniz de çok önemliydi. Siz de elinizden geleni yaptınız. Biz elimizden geleni yapmak zorundayız, biz yapmazsak bunu başka kim yapar?

GÜNEŞ : Haklısın Bay Çifo. Elimden geleni yaptım. Şimdi dünyanın öbür tarafını aydınlatmaya gidiyorum. Yarın sabah kahvaltıda görüşürüz. (Kaybolması ile birlikte ışık değişir.)

HEPSİ : Görüşürüz Bay Güneş.

BAY ÇİFO : Size evimizi gezdireyim. Şu masamızı da içeri alalım. Evi gezdikten sonra da birlikte yemek yeriz.

YARDIMCI : Teşekkür ederim. (Bay Çifo ve Yardımcı eve girer.)

DİĞERLERİ : Görüşürüz.

ARI : Biz de gidelim. Yarın bal almamız gereken çiçekler var. Bu gün çok yorucu oldu. Yarın için iyice dinlenmeliyiz. (Duvarın arkasında kaybolurlar.)

KAPLUMBAĞA : Biz de ancak gideriz. İyi geceler Körbi, iyi geceler Minti. Sana de iyi geceler Düşük Gaga. (Duvarın arkasında kaybolurlar.)

KÖRBİ : Hadi bakalım kocaman ormanın bekçisi, biz de yeni ev arkadaşımızın yanına gidelim. Gel bakalım kahraman dostum.

MİNTİ : Kahramanlığı birlikte yaptık arkadaşım… Bu arada benim karnım zil çalıyor, ne dersin güzel bir yemeği hak etti mi? İçerde masada yerimizi alsak hiç fena olmaz değil mi?

KÖRBİ : (Eve girerken) Sabah görüşürüz Düşük Gaga.

MİNTİ : (Eve girerken) Görüşürüz Düşük Gaga.

DÜŞÜK GAGA : Ama büyük babam hakkında…. Tamam… Ben de konuşmam… Yani şimdilik…

(Oyunun başında olduğu gibi aynı müzik çiçeğe nokta ışık vurur. Patron’a karşı girişilen mücadele esnasında çiçeğin üzerine basılmıştır. Kimse bu durumu fark etmemiştir. Işık ezilmiş çiçeği oyun başındaki gibi aydınlatmaktadır. )

 

 

1 Yorum

  1. Nedim Bugral diyor ki:

    Oyun hakkındaki görüş ve önerileriniz için mail adresimi kullanabilirsiniz.

    Cevaplamak için giriş yapın

Yorum Yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.