Hayati Misman: Bir sanatçı, üç farklı anlatım biçimi (Elif Okur TOLUN)

Hayati Misman bugüne değin özgün baskı alanında gravür tekniği ile ismini Türk Resim Sanatına çinko plakalarla kazımış bir isimdir. Çinko plakalarla girdiği bu sanatsal macera hala devam etmekte ve yaşadıkça da devam edecek. Çünkü artık çinko, kağıt, boya onun hayat biçimidir. Aynı zamanda da sanatın deneyselliği ve anlatım biçiminin tek bir teknikle sınırlı kalmadığının bir göstergesidir. Boş duramayan kıpır kıpır bir kişilik Hayati Misman, tıpkı sanatı gibi. Adeta çinko plakalara can veriyor. Soğuk gri, parlak metal plakalar onun elinde renge, biçime dönüşüyor. Verdiği can ortaya koyduğu işler onun üretkenliğini, heyecanlarını, duygularını yansıtıyor. Plakalarıyla bütünleşiyor. İçini döküyor Misman onlara, bir tür oyun oynayarak bir dünya yaratıyor. Bitmeyen sonu gelmeyen maceralara atılıyor. Matbaa mürekkebi içine işlemiş kocaman eller ürettikçe üretiyor. Ciğerlere işlemiş asit kokusu içinde plakalar birbirini doğuruyor. Daha biri bitmeden diğer çalışmaların temelleri atılıyor. Misman’ın eline geçen bu plakalar dışavurumcu bir yaklaşımla işleniyor. Kazımalar, asitle indirmeler, lekeler, biçimler, üst üste bindirmeler resim serüveni sürüp gidiyor. Hep daha iyiyi, daha yeniyi arayış bitmeyen bir döngü bu onun sanatında. Onun atölyesinde paletindeki boya hiç kurumuyordu. Eski bir öğrencisi olarak bir plakaya başlayışıyla bitirişi arasındaki sürece tanıklık etmem, bu yazıyı yazabilmeme neden olmuştur.

Gravürde gelinen bu üst düzey noktadan sonra Misman çalışmalarını tuval resminde yoğunlaştırıyor. Bunun üzerinde epey düşünmüşümdür neden diye? Onun sanatında gravür tekniği yetmemişti ya da yeni arayışlar yeni serüvenler farklı kaynaklardan farklı tekniklerden beslenmek gerekliliği doğmuştu. Gravür aslında seri üretime olanak veren bir teknikken tuval resmi tek olma özelliğine sahiptir. Burada ciddi bir zıtlıktan söz edebiliriz. Misman büyük bir yetkinlikle gravür plakaları ile boğuşurken özgün baskının çoğaltılabilirliği ile o kadar yaygınlaşıyor ki artık her yerde karşımıza çıkıveren resimler dizini oluyor onun baskı resimleri. Belki de bu yüzden tuval resimleri gündeme geliyor. Sanatı aslında deneysel süreç olarak devam ediyor. Tuval üzerindeki macera Misman’a anlık heyecanları daha rahat anlatma şansı veriyor. İster tuval resimleri ister özgün baskılar olsun Misman’ın yıllar içinde yarattığı ve bize yaşattığı dil aynıdır. Çünkü belli bir üslup anlayışı vardır. Resmi kurgularken başladığı geometrik parçalanma hemen hemen tüm yapıtlarında var olan kadın imgesi ile birleşerek özgün bir anlatım biçimine dönüşüyor. Geometrik formlar ve formlarda açılan yarıklar farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Bu aralanan kapıda biz renkleriyle geometrik strüktürüyle, dokularıyla, kendine ait yorumlanmış kadınlarıyla Misman’ı görüyoruz. Artık geometrik yapının sağlamlığı figür gereksinimini geride bırakıyor tamamen vazgeçmese de resmi figüre ihtiyaç duymuyor. Ancak aradan zaman geçince görüyoruz ki bu plakalarla oynanan oyun özlenmiş. Tekrar bu metal plakalara dönüş yapıyor sanatçı.

Ancak bu defa metal plakalar bir kağıda renk ve biçim vererek çoğaltmaktan öteye geçiyor. Sınırlarını aşmış, son derece özgür bir şekilde üç boyutlu formları oluşturuyor. İşlenmiş adeta baskıya hazırlanmış plakalar bir araya geliyor, zaman zaman renkleniyor, zaman zaman üç boyutlu heykellere metal rölyeflere dönüşüyor. Sanatçı gravür plakalarıyla gerçekleştirdiği üç boyutlu çalışmalarla gravüre ve tuval resmine bir karşı çıkışı yaşıyor. Malzeme (çinko plaka) araçken sanat nesnesi haline geliyor. Tuval resminin de gravür baskının da sınırlarını zorluyor. İşte plakalar, ki artık onlara plaka diyemeyiz Misman’ın sanat yapıtları heykelleri diyebiliriz tek olma yolunda kendi varlık alanlarını oluşturuyorlar. Ve seri üretime meydan okuyorlar. Misman’da ismini kazımaya devam ediyor.

Öğ. Gör. Elif Okur Tolun

Çankaya Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü

Yorum yapın

Yorum yapmak için buradan giriş yapmalısınız.